Bu siteyi kullanarak Gizlilik Sözleşmesi ve Bilgi Güvenliği Politikası'nı onaylamış olursunuz.
Kabul Et
Sahi GündemSahi GündemSahi Gündem
Bildiri
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Okuma: En Sahi Gündem
Paylaş
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
Sahi GündemSahi Gündem
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Ara
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Mevcut bir hesabınız var mı? Giriş Yap
Bizi Takip Edin
Yazarlar

En Sahi Gündem

Son güncelleme: 31/05/2025 22:33
Mehmet Bekaroğlu
Yayımlandı 31/05/2025
Paylaş
Paylaş

Filozoflar, teologlar ve psikologların büyük çoğunluğu şu tespitte birleşirler sanıyorum. İnsan saadeti/mutluluğu hedefler; ‘normal’ insan mutlu olmak için yapar her ne yaparsa.

İnsanın yaşamdaki hedefi olan mutluluğu tarif etmek zor; bunun için değişik meşrep ve meslekten olanlar, çok değişik tanımlar yapmışlardır. Ve bence bu tanımların hepsi doğrudur. Doğrudur çünkü her insan için mutluluk farklı bir şeydir, mutluluğa giden yollar da çeşit çeşittir.


Ancak mutluluğa ulaşmak için şu üç temel ihtiyaç her insan için geçerlidir ve bunların bir şekilde karşılanması zorunludur. Güvenlik, ekmek, özgürlük. Yanlış anlaşılmaları önlemek için ‘en açık’ gibi görünen şu ‘ekmek’ meselesini biraz açmak gerekir. Ekmek derken kast edilen, tüm maddi ihtiyaçlardır; yine insandan insana değişmekle beraber refahı sağlayan her şey.


Elbette bu üç temel ihtiyaç bütünüyle birbirinden bağımsız değildir, aralarında ‘hiyerarşik’ bir ilişki vardır. Güvenlikte sorun varsa ekmek de sorunludur, güvenlik ve ekmek yoksa özgürlük de yoktur.


Fırsatı olsa herkes yolun sonunda “Ben bu dünyaya niye geldim, şu kadar yaşadım da ne yaptım, tekrar bu hayatı yaşama fırsatı verilse nasıl yaşarım, ne yaparım?” diye sorar. Bu soruların cevabı, insanın kendisini gerçekleştirip gerçekleştirememesinin de cevabıdır. İnsan en azından “Şunları yapmam yanlıştı, şunları da yapmak isterdim ama neticede bu hayat benim hayatımdır” diyebiliyorsa mesele kalmamıştır, kendisini gerçekleştirebilmiştir, yani dünyaya insan olarak geldiği gibi, insan gibi de yaşamıştır.

İşte tam da burada ‘siyaset’ devreye giriyor.

Siyasetin tanımı da zor ama ‘en sahi gündem’ diye başlık atıp siyaset konuşmaktan da kaçamayız. Elbette, insan birey olarak kendisi için, kendinin ve yakınlarının güvenliği, refahı ve özgürlüğü için bir şeyler yapar ama modern zamanlarda insanların güvenliği, ekmeği ve özgürlüğünü garanti altına almak esasen devletin görevidir. Devlet bunun için vardır, devleti yönetme iddiasındaki siyasetçiler bunu sağlamak amacıyla siyaset yaparlar.


Bugün siyasetin, devleti ele geçirip kendi ve yakınlarına avantaj sağlama, diğerlerinin bir adım önüne geçme ve geçirme aracı olmasına bakmayın. Adalet devleti, vatandaşlara eşit davranır; devleti yönetenler/siyasetçiler tüm insanların güvenliği, ekmeği ve özgürlüğünü temin eder, bunları yaparken asla insanların kim olduğuna bakmaz, kadın erkek, yaşlı, genç, şu veya bu etnik kökenden, şu veya bu dinden/mezhepten, sosyal statüden vs. olmasına bakmaz, herkese eşit davranır.


Kendini güvende gören, ekmeği konusunda/kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçiminden endişesi olmayan, kimseye el açmak durumunda kalmayan, kimliği, inancı, yaşam tarzı konusunda serbest olan, tercihlerinden dolayı baskı görmeyen insan, her ne yapıyorsa kendisi yapıyor, yanlış yaptığında elbette bedelini ödüyor, acı çektiği de oluyor elbette. İşte böyle bir insan ‘insan gibi’ yaşar, ancak böyle bir insan kendisini gerçekleştirebilir. ‘Saadet/mutluluk’ kelimesini bunun için kullandım; esas mutluluk bir şeyleri ele geçirmekle ilgili değildir, kendini gerçekleştirdiğine dair inançla ilgilidir, mutluluk.


Bunları söyledikten, kendimizi bir ilkeler bütünü ile bağladıktan, yöntem belirledikten sonra gündem analizi yapabiliriz, bu analizden sahi ve en sahi gündemi çıkarabiliriz.
Bugün ülkemizde en çok ne konuşuluyorsa Türkiye’nin bir numaralı gündemi odur. Tabi ki en ‘sahi gündemi’ odur demiyoruz, sadece bir numaralı gündemi. Bugün Türkiye’nin en çok konuşulan ve dolayısıyla da bir numara olan gündemi 19 Mart İBB operasyonu ile başlayan tartışmalardır.


19 Mart İBB operasyonunda, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları “suç örgütü kurmak ve yönetmek, irtikap, rüşvet almak, ihaleye fesat karıştırmak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve terör örgütüyle iş birliği” suçlamalarıyla gözaltına alındılar. Gözaltına alınanlardan sadece iki kişi “terör örgütüyle iş birliği” suçundan, Ekrem İmamoğlu ve diğerleri ise ‘yolsuzluk’ suçlamasıyla tutuklandılar.


Televizyon programlarında, gazete köşelerinde, akademyada, hatta sokakta, kahvede… ülkenin hemen her yerinde bu konu konuşuluyor ama herkes biliyor ki esasen ‘yolsuzluklar’ değildir konuşulan. Türkiye, ‘normalde’ üç yıl sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini konuşuyor. Ve yine herkes biliyor ki, İmamoğlu ve arkadaşları ‘yolsuzluk’ yaptıklarından değil, Ekrem İmamoğlu’nun ilk seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yenecek en güçlü cumhurbaşkanı adayı olduğu için tutuklular.


Türkiye çok ‘tuhaf’ bir ülke; ilginçtir, bir önceki seçimde de neredeyse dört yılımızı “Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” sorusunu tartışarak geçirmiştik.

Konuşulma yoğunluğu giderek azalsa bile bugünlerin iki numaralı gündem maddesi, ‘Barış’ ya da ‘Terörsüz Türkiye’ tartışmalarıdır. İktidar medyası bu konuya daha az zaman ayırdığı gibi açık bir şekilde de tartışmıyor, sanki ‘ne yapalım, görev gereği ele alıyoruz’ havasında. Muhalefet medyası ise aynen muhalefet liderleri gibi; ‘evet ama’ ile başlayıp niçin olmayacağını anlatıyor. Muhalefetin içinde bazıları da ‘tam muhalif biziz’ iddialarını ‘terörsüz Türkiye’ üzerinden tahkim ediyor, Sayın Bahçeli’nin boşalttığı yeri doldurmaya çalışıyor.


Zaman zaman kimi magazin gündemleri birinci, ikinci sıraya çekmeleri bir tarafa, bu son derece önemli gündem maddelerini bile ‘magazin tadında’ sunma becerisine sahip bir medya taifesine sahip olduğumuzu da belirtmek gerekir.Demokrasi meselesi, hak ve özgürlükler, geçim sıkıntısı, ekmek, eğitim, tarım, sağlık… diye gündem maddesi olmayı hak eden çokça sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan her biri sahi gündem olabilecek konudur. Çünkü bunlardan her biri insanın üç temel ihtiyacı ile ilgilidir.


Hangisinin ‘en sahi’ ya da ‘daha sahi’ olduğu abes bir soru olur; bunların hangisinin en öncelikli ya da daha öncelikli olduğu sorulabilir ancak.


Gündem maddelerini elbette önemli, en önemli ya da birinci gündem maddesi, ikinci gündem maddesi olarak da değerlendirebiliriz. Nitekim öyle de yapıyorlar; iktidarın (ya da yandaş) ve muhalefetin, kendilerine kanaat önderi ya da kanaat yapıcısı adı da takan medya yöneticileri, her sabah toplanıp bunu zaten yapıyorlar. Bizim için hangi konunun daha önemli gündem maddesi olması gerektiğine karar veriyorlar ve gün boyu bunları bize anlatıyorlar.


İnsanın üç temel ihtiyacı ile ilgili olmayan konular asla sahi gündem maddeleri değildir. Ne var ki, çoğu zaman iktidarın kanaat yapıcıları, bazen de muhalefetin kanaat yapıcıları, ‘sahi gündemleri’ örtmek amacıyla, birçok yapay konuyu sorun olarak tanımlar ve gündemin başına taşırlar. Sahi gündemi örtmek için kullanılan bir yöntem de konuyu eğip bükmek, değiştirmek, boyamak, o değilmiş gibi göstererek gündeme taşımaktır. Hakikati örtmek için daha çok bu yöntem kullanılır.


‘Bazen’ dedik ama muhalefetin kanaat yapıcıları, halkın hakikat konusunda aldatılmasında çoğu zaman iktidarın kanaat yapıcılarından daha çok rol alırlar ve daha çok etkilidirler. Hayır, iktidar muhalefet saflarına etki ajanı yerleştirdiğinden değil. Bu da mümkün ama çoğu zaman muhalefetin kanaat yapıcıları, ‘hain’ olduklarından değil, bunu bilmeyerek yaparlar.


Ülkemiz Türkiye muhalefetinin kanaat önderlerine bakın; çok tembel olduklarından mı, yoksa iktidarın kanaat yapıcıları çok çalışkan ve yetenekli olduğundan mı bilemem, hep iktidarın ortaya attığı gündem maddeleriyle meşguller. Üstelik bu gündemleri iktidarın istediği gibi konuşuyor, muhalefetin tabanına taşıyorlar. Öyle olunca da hep kaybediyorlar. Kaybettiklerinde de oturup niye kaybettiklerini doğru yöntemlerle araştırmıyorlar. Bunu da iktidar yapıyor; muhalefetin niçin kaybettiğini söylüyor ve bu söylem çoğu zaman muhalefetin kendi içinde kavga etmesi ve bölünmesini doğuruyor.


Örnek mi? İşte 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri; iktidarın kanaat yapıcılarının gündeme taşıdığı, ‘muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olsun, seçilecek aday-seçilemeyecek aday’ konusunu muhalefetin ‘sözde’ kanaat yapıcıları tarafından uzun süre gündemde tutuldu ve tartışıldı. Sonuç olarak seçim kaybedildi. Seçimin niçin kaybedildiğini yine iktidarın kanaat yapıcıları söyledi. Muhalefet bu kolay ve hazır cevabı aldı ve hâlâ konuşuyor.

Özellikle ana muhalefet partisi olan CHP, seçimi niçin kaybettiklerine dair herhangi bir ciddi çalışma yapmadığı için başka söyleyecek söz de bulamıyor ve geçtiğimiz seçimde sokulduğu deliğe bir kere daha basıyor. Nitekim 2028 cumhurbaşkanlığı seçiminde kimin aday olacağı tartışmasına 2023 seçimi biter bitmez başladı ve hâlâ devam ediyor. Üstelik gündemi bu şekilde ortaya koyan iktidar kanaat önderlerinin istediği şekilde bütün enerjisini harcayarak, sahi gündem maddelerini görünmez hale getirerek.

Ayrıca Şunları da Beğenebilirsiniz

Yeni Nesil Siyasetin ve Yeni Paradigmaların Kesişme Noktası

Neden Söz Ettiğini, Ne İle Cebelleştiğini Bilmek…

Neden ‘Kapitalizmden Çıkmak?’

Paradigmanın İflası 34 Yıl Sonra…

En son sahneye konacak en kötü senaryonun zamanı geldi mi?

Bu Yazıyı Paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp
Bir Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HABERLER

 Demirtaş’tan 4 maddelik çağrı: Soyadımız Türkiye, Etrafında Birleşelim

Sahi Gündem
Sahi Gündem
18/06/2025
Manisa, Başkan Ferdi Zeyrek’e Gözyaşlarıyla Veda Etti
Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek Hayatını Kaybetti: Elektrik Kazası Türkiye’yi Yasa Boğdu
Eğitimde Çöküş Devam Ediyor!
Garip Dede Dergâhı’ndan Toplumsal Barış Çağrısı: “Bu Toprakların Umudu Birliktir”
Önceki Sonraki

BİZİ TAKİP EDİN

FacebookBeğeni
XTakip
InstagramTakip
YoutubeAbone

YAZARLAR

Mehmet Bekaroğlu
Yıldırım Kaya
Mehtap Yücel
Zeki Kılıçaslan
Yıldırım Öztürk

Kategoriler

  • Yazarlar
  • Haber
  • Siyaset
  • Emek/Sendika
  • Dünya
  • Ekonomi

SAHİ

2025 © Her Hakkı Mahfuzdur.

Bize Yazın

Herhangi bir konu hakkında bize yazabilirsiniz.

bilgi@sahigundem.com

© Sahi Gündem. Tüm Hakları Saklıdır.
Tekrar Hoşgeldin!

Hesabınıza giriş yapın

Kullanıcı Adı veya E-posta
Şifre

Şifreni mi unuttun?