İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Timur Soykan’ın sosyal medya paylaşımları sebebiyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gözaltına alındığını duyurdu. Emniyet işlemleri için Vatan Emniyet’e getirilen Soykan, burada ifadesinde;
“Memleketimizin daha adil özgür ve hakkaniyetli olması için gazeteci olarak mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek basın özgürlüğü vurgusu yaptı.
“Tweetlerimin Doğru Olduğu Aşikar Olacaktır”
Geceyi Vatan Emniyet’in nezarethanesinde geçiren Soykan, sabah saatlerinde savcılık ifadesi için Çağlayan Adliyesi’ne sevk edildi. Savcılıktaki ifadesinde gazetecilik faaliyetinin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirten Soykan;
“Tweetlere konu olan operasyonlar yargının siyasi talimatlar neticesinde kullanılmasına ilişkindir. Şayet tutuklanırsam tweetlerimin doğru olduğu aşikar olacaktır” diyerek kendini savundu.
Yaklaşık yarım saat süren ifadenin ardından Soykan, “suç işlemeye tahrik” ve “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlarından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi.
Gazeteciler ve Siyasilerden Çağlayan’da Destek: “En Sıradan İktidar Eleştirisi Bile Tutuklama Sebebi!”
Gazeteci meslektaşları ve İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Çağlayan Adliyesi’ne giderek Timur Soykan’a destek verdi. Adliye önünde yapılan açıklamalarda gazeteciler Soykan’ın serbest bırakılmasını talep etti.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu,
“Son dönemlerde adliyeler eleştiriye çok duyarlı hale gelmiş, devlet yetkilileri eleştiriyi çekemez olmuştu fakat bugün gelinen noktada en sıradan iktidar eleştirisi bile gazetecilerin bugün hapis tehdidiyle adliyelere çıkarılmasına zemin hazırlıyor. İfade özgürlüğünü kullandığını düşündüğümüz meslektaşımız, dostumuz Timur Soykan’ın bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Umuyoruz ki Timur Soykan bu yargı tacizinden kurtulmuş olur” diyerek duruma tepki gösterdi.
“Bugün Türkiye Basın Tarihine Kara Bir Leke Olarak Geçmesin!”
DİSK Basın-İş Yönetim Kurulu Üyesi İzel Sezer, Soykan’ın gazetecilik çizgisine dikkat çekerek;
“Bir sürü belediyede yurttaşın iradesi gasbedildi. Gazeteci dediğimiz kişiler her zaman taraftır; barışın, emeğin tarafıdır. Biz basın meslek örgütleri olarak bir kez daha maalesef buradayız. Şunu biliyoruz ki Timur Soykan her zaman gazetecilik mesleğini hakkıyla yapmaya çalışmış, hakikatin arkasında yürümüş, hakikati savunmuş bir meslektaşımızdır. O yüzden maalesef bir kez daha burada olduğumuz için çok üzgünüz. Umuyoruz ki kendisi hızlıca serbest bırakılacak. Bugün Türkiye basın tarihine kara bir leke olarak geçmesin istiyoruz” dedi.
“Gazetecilik Yorum ve Eleştiri Hakkını da Kapsar!”
Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı Özgür Denizkaya ise;
“Buradan bir kez daha haykırıyoruz; Timur Soykan serbest bırakılsın ve gazetecilik yapmaya devam etsin. Çünkü gazetecilik sadece haber yapmak değildir, aynı zamanda yorum yapmak, eleştirmektir. Timur Soykan bunu yapmıştır. Bu suç değildir, ifade özgürlüğüdür. İnanıyoruz ki birazdan serbest bırakılacaktır” diyerek destek mesajı verdi.
“Gazetecilik Suç Değildir!”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş de Soykan’ın ödüllü bir gazeteci olduğuna dikkat çekerek;
“Timur Soykan gözaltına alındığı için buradayız. Basın meslek örgütü temsilcileri ve Timur Soykan’ın arkadaşları olarak onun adına özgürlük talep etmeye geldik. Her gazetecilik faaliyetinin ardından, her ifade özgürlüğünün kullanılmasının ardından arkadaşlarımıza yönelik haksız gözaltı ve tutukluluk uygulamalarından vazgeçilmesin istiyoruz. Bu uygulamalar demokrasiye ve hukuka aykırıdır. Gazetecilik suç değildir. Timur Soykan serbest bırakılmalıdır. Mesleğini yapması engellenmemelidir. Yıllardır aynı nedenlerle Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Halkın haber alma hakkı, gazeteciler baskı altında tutularak engelleniyor. Bu haksız ve hukuksuz uygulamalardan vazgeçilsin istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Timur Soykan, savcılıkta verdiği ifadede gözaltına alınmasına konu olan paylaşımlarının basın mensubu olması nedeniyle ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurgulayarak şu ifadelerde bulundu;
“Ben daha önce emniyette ifade vermiştim. İfademin içeriği doğrudur ve aynen tekrar ederim. Soruşturmaya konu 5 Temmuz’daki paylaşımlar bana aittir. Rejim olarak bahsettiğim Türkiye Cumhuriyeti’ndeki iktidardır. Tweetlerimde yer alan darbe olarak bahsettiğim ise halkın seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesidir. Tweetlerimin içeriği incelendiğinde bir gazeteci ve yurttaş olarak tespitler yer almaktadır. Anayasal hakkım olan ve basın mensubu olmam sebebiyle bahse konu tweetler ifade özgürlüğü kapsamındadır. Tweetlere konu olan operasyonlar yargının siyasi talimatlar neticesinde kullanılmasına ilişkindir. Şayet tutuklanırsam tweetlerimin doğru olduğu aşikar olacaktır. Ekleyeceğim başkaca bir husus yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Serbest bırakılmayı talep ediyorum.”
Gazeteci Soykan, savcılık ifadesinin ardından tutuklama talebiyle sevk edildi.
Tutuklama sevk yazısında ise; “Yanlış bilgiyi alenen yaymanın (dezenformasyonun) bilginin çarpıtılmasını ifade ettiği, dezenformasyonda kastın hem aldatma hem de yaymaya yönelik olduğu, dezenformasyonun, kamuya zarar verme veya çıkar elde etme kastıyla yanlış, gerçeğe aykırı ve yanıltıcı olarak üretilen, sunulan ve yayılan tüm bilgi türlerini kapsadığı, yalan haberin ise tamamıyla yalan olmasa da gerçek ve yalan haber karışımı ve zarar verme kastıyla paylaşılan içerikleri ifade ettiği, Yanlış bilgiyi alenen yayma suçunda önemli olan hususun, gerçeğe aykırı bilginin belirli olmayan birçok kişi tarafından algılanabilir şekilde yayılması olduğu, Fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olmasından anlaşılması gerekenin ise, kişilerin topluma ve devlete güven duygusunun zedelenmesi veya zedelenme ihtimalinin ortaya çıkması olduğu, suçun oluşması için gerçeğe aykırı bilginin kamu barışını bozmasının şart olmadığı; kamu barışını bozmaya elverişli olmasının yeterli olduğu, bu durumun ise somut olay üzerinden değerlendirilmesi gerektiği” gerekçeleri ile sıralandı.