Bu siteyi kullanarak Gizlilik Sözleşmesi ve Bilgi Güvenliği Politikası'nı onaylamış olursunuz.
Kabul Et
Sahi GündemSahi GündemSahi Gündem
Bildiri
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Okuma: Metin Ebetürk: “Barış İşçi Sınıfı İçin Çok Güzel Olacak”
Paylaş
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
Sahi GündemSahi Gündem
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Ara
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Mevcut bir hesabınız var mı? Giriş Yap
Bizi Takip Edin
Emek ve Sendika

Metin Ebetürk: “Barış İşçi Sınıfı İçin Çok Güzel Olacak”

Eski DİSK / Sosyal-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk, SAHİ Gündem'e verdiği söyleşide Türkiye’de barış sürecinin işçi sınıfı ve emek mücadelesi üzerindeki olası etkilerini değerlendirdi.

Cemal Bilgin
Son güncelleme: 23/05/2025 13:25
Cemal Bilgin
Yayımlandı 23/05/2025
Paylaş
Paylaş

SAHİ Gündem’e Eski DİSK / Sosyal-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk ile Türkiye’de barış sürecinin emek alanına olası etkileri, sendikaların mevcut durumu ve işçi sınıfının ortak mücadelesi üzerine kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Ebetürk, barışın sadece çatışmaların sona ermesiyle sınırlı kalmayacağını, emek mücadelesine de derin etkilerinin olacağını vurguladı.

Metin Ebetürk, Türkiye’de uzun yıllardır süren çatışmaların sona erdirilmesinin sadece ekonomik tasarruflar ya da can kayıplarının durması anlamına gelmediğini belirterek, “Çatışmaların sona ermesi, emek ve sınıf mücadelesinde yeni bir kazanım döneminin önünü açabilir” dedi.

Türkiye’de yıllardır çözülemeyen Kürt sorununun ve bu sorunun yalnızca bir güvenlik problemi olarak değerlendirilmesinin, işçi sınıfının ortak mücadelesini zayıflattığını ifade eden Ebetürk, emek-sermaye çelişkisinin ikincilleştirildiğini belirtti.


-Türkiye’de barışın sağlanması sonrası, emek alanında ne gibi değişiklikler ve kazanımlar olacaktır?

Ülkemizde onlarca yıldır süren ve on binlerce insanımızı kaybetmemize yol açan çatışmalar, geçmişte de farklı siyasi grup ve figürler tarafından sonlandırılmaya çalışılmıştır. Birçok nedenle kesintiye uğratılan veya bazı kesimlerce önü kesilen “barış süreci” ya da “silahların susturulması” görüşmelerinin başarıyla nihayete ermesinin, başta insan kayıplarının sona erecek olması yanında pek çok kazanımın önünü açacağını düşünüyorum.

Ekonomik kazanımlardan söz etmiyorum. Barış nedeniyle ülkemizin kazanımını yalnızca savaşa ayrılan bütçeden tasarruf olarak anlamlandırmak istemem. Ülkemiz yıllardır her iki taraftan da genç evlatlarını kaybetti. Bu kayıplarla birlikte anaların ıstırabı, acısı ve gözyaşları dinmedi. Çatışma ortamının sona erecek olmasının, gözyaşlarını dindirecek olmasının dahi tek başına önemli bir adım ve kazanım olacağını belirtmek isterim.

Çatışmaların kalıcı olarak sona ermesinde en büyük kazanımlardan birinin de emek ve sınıf mücadelesi alanında yaşanacağını düşünenlerdenim.

Ülkemizde onlarca yıldır çözülemeyen Kürt sorunu ve siyasi iktidarlar tarafından bu sorunun yalnızca güvenlik sorunu olarak görülmesi, temel toplumsal çelişki olan emek-sermaye çelişkisini/mücadelesini flu’laştırarak öteleştirdi. Yaşanan kargaşa ortamında işçi ve emekçiler, kendilerine dayatılan ideolojik ve siyasi çarpıtmalar ile bilgi kirliliği nedeniyle ciddi biçimde kamplaştı. Bu kamplaşmada ırkçı ve şoven duyguları kullanan kesimler, bildik hamasi söylemlerden de yararlanarak kendilerine oldukça geniş bir alan açtı. Bu olanlar yalnızca siyaset arenasında gerçekleşmedi. Sendikaların son yirmi yıldaki gelişimine bakıldığında görülecektir ki, büyüyüp gelişen sendikalar ekseriyetle resmi ideolojiyi kullanan, iktidarın dümen suyuna göre yön belirleyen ırkçı ve muhafazakârların yönetimindedir. Bu durumun hemen her işkolunda gözlendiğini belirtmek isterim.

İşçiler ve emekçiler, ana akım medya ve iktidar çevresinden her gün dinledikleri gerçek dışı yönlendirmelere kapılarak emek ve hak mücadelesinden uzaklaştı. Bu söylem ve güdülemeye sahip çıkan sendikalar ise öne çıkarak, işçi ve emekçilerin milli duygularını kullanmak suretiyle büyüdü, lüks arabalar, saraylar, oteller edindi. Kendilerine refah içinde bir yaşam kuran sendika yöneticileri, temsil etmiş oldukları işçilere ve emekçilere sefaleti reva gördüler. Emek mücadelesi adına hiçbir şey üretmedikleri gibi, işçi sınıfının önceki kazanımlarının dahi budanmasına seyirci kaldılar.

AKP iktidarı öncesi birkaç bin üyesi olan sendikaların şimdilerde yüz binle başlayan üye sayılarına, otuz kırk bin üyesi olan bir kamu emekçi konfederasyonunun neredeyse bir buçuk milyona yaklaşıyor olması, tesadüfle ya da mücadeleci olmaları ile açıklanamaz. Yaşanan büyüme, emek mücadelesinin değil, sarıldıkları olumsuz politikalardan yararlanmalarının bir sonucudur. İşçi ve emekçi mücadelesinin yanından dahi geçmeyen bu sendikalar, iktidar çevrelerine gösterdikleri “gelene ağam, gidene paşam” yaklaşımı ile işçi ve emekçilerin ihtiyaçlarını görmezden geldiler. Kendilerine refah içinde bir yaşam kurarken, iktidar olanakları ile ballı kaymaklı makamlar edindiler.

Bu “barış” sürecin başarıya ulaşması ile birlikte işçi ve emekçilere şunları tekrar hatırlatmak temel görevimiz olmalıdır: Sömürü düzeninin hâkim olduğu tüm ülkeler gibi kendi ülkemizde de temel toplumsal çelişki emek-sermaye çelişkisidir. İşçi ve emekçilerin sınıf düşmanı ise yanı başımızda bizimle birlikte çalışan, emeğiyle geçimini sağlamaya çalışan Türk ya da Kürt işçi değil, patronun ta kendisidir. Sınıf kardeşlerinin nihai hedefi ise kapitalist sömürü düzenine son vermektir. Bu temel gerçek ve hedefi unutmadan sınıfı örgütleyerek, tekrar hak ve emek mücadelesini sabırla örmemiz ve güçlendirmemiz gerekir diye düşünüyorum.


-İşyerlerinde çalışan işçi sınıfı kendi arasında barışın konuşulmasını nasıl görüyor?

İşyerlerinde çalışan işçiler, her gün iktidar ve ana akım medyanın kirli bilgi bombardımanına muhatap kalmakta. Bu nedenle yaşanan çatışmalı dönem, ülkenin genelini olduğu gibi işçileri de ayrıştırdı. Yıllarca süren çatışmaların, ülkenin diğer kesimleri gibi işçi ve emekçilerin arasında da kin ve ırkçılık tohumları ektiğini belirtmemiz gerekir. İşçi ve emekçiler, ne yazık ki üye oldukları sendikalarca da aynı yönde kara propaganda ile beslendiler. Bu nedenle de işçi sınıfının birliği ve emek mücadelesinin yükseltilmesi çok umurlarında olmadı. Bu durumda kısa sürede olumlu bir havanın esmesini beklemek, işçi sınıfı ve emekçiler arasındaki bu yarılmanın hemen düzelmesini beklemek saflık olur.

Bu konuda barış güçlerine, gündemi demokrasi ve kardeşlik olan çevrelere büyük görevler düştüğünü düşünüyorum.


-Emekçilerin hak ettiği değeri görmesi için, sendika yöneticilerine ne gibi görevler düşüyor?

Biraz önce ifade etmeye çalıştığım gibi, ülkemizin yaşadığı bu çatışmalı dönemi sendikalar ya görmezden geldi ya da bu eşitsiz yarılmadan yararlandı. İşçi sınıfının birliği, halkların kardeşliği (birlikteliği) ve mücadelesi yönünde çaba sarf eden sendika ve yöneticileri ise saf dışı edildiler. Normal süreçlerde adının dahi anılması mümkün olmayan, silik bazı insanlar sendikaların en üst noktasına kadar tırmanarak, işçi ve emekçilerin kaderini belirledi. Bunlar iktidar bloğuna yaslanarak sınıf mücadelesinin gerilemesine sessiz kaldılar. İşçi ve emekçilerin yararına pek bir şey yapmadan, muhafazakârlık ve ırkçı (onların deyimi ile milliyetçi) söylem ve politikalarla kendi iktidarlarını sağlamlaştırdılar.

Perspektifi işçi sınıfı mücadelesi ile emekçilerin haklarının kazanılması olan geniş çevrenin (sosyalistler, sosyal demokratlar, antikapitalistler) temel hedefi, tekrar işçi ve emekçi birliğini kurmak, hak edilen eşit ücret, adil çalışma hakkı, yasal çalışma süreleri, insanca yaşamı sağlayacak ücret ve sosyal haklar ile birlikte iş güvencesini kazanmak için gerekli zemini yaratmak olmalıdır.


-İşçi sınıfının ve mazlum halkların ortak mücadelesi olan barış, hak ve toplu sözleşmeyle alakalı neler söylemek istersin?

Öncelikle şunu belirtmekte yarar olduğunu düşünüyorum: Savaştan kötüsü, barıştan iyisi olmaz. Savaşın en büyük destekçisi, savaş tacirleri ile savaştan beslenenlerdir.

Dünya üzerinde savaşlar sürerken ne insan hakları görünür oluyor ne de işçi ve emekçilerin toplu sözleşmeleri ile sözleşmeye bağlı hakları. Çatışma ortamında hak ve hukuk mücadelesi vermek son derece meşakkatlidir. Böylesi bir ortamda halkların lehine düzenlemelerin çıkarılması, yasalaşması oldukça zordur. Çünkü bu ortamda egemenlerin gündemi, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasıdır. Çatışma ortamı, egemenler için büyük bir fırsattır.

İşçi sınıfı ile emekçilerin de çatışma ortamlarında istenilen refah ve haklara ulaşabilme şansı zayıftır. Sendikal haklar ve bu kapsamda toplu sözleşme hakları, baskı ve kısıtlılık altındadır. Bu baskı ve kısıtlılık sarmalında var olan toplu iş sözleşmeleri de ne yazık ki başarıyla uygulanamaz.

Biraz önce belirtmeye çalıştığım gibi, barış sürecinin başarıyla sonuçlandırılması durumunda, yarar ve kazanımların ağırlıklı olarak emek ve sınıf mücadelesi alanında olacağını düşünüyor ve ümit ediyorum.


Teşekkür ediyorum verdiğiniz yanıtlar için.

Ben teşekkür ederim, kolay gelsin.

Ayrıca Şunları da Beğenebilirsiniz

Holding Önünde Madenci Eylemi: “Sadaka Değil, Hakkımızı İstiyoruz”

Çalık Holding Önünde Erol Eğrek Protestosu: “Sermayeden Hesabı Emekçiler Soracak!”

Boğaziçi’nde BİSAK Protestosuna Tutuklama: 6 Öğrenci Tutuklu

Yozgat’ta Traktörlü Eyleme Ceza!

İSİG Raporu: Mart’ta En Az 145 İşçi İş Cinayetlerinde Yaşamını Yitirdi

ETİKETLENDİ:barışemekİşçi sınıfıkürt sorunuMetin Ebetürk
Bu Yazıyı Paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp
Bir Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HABERLER

Manisa, Başkan Ferdi Zeyrek’e Gözyaşlarıyla Veda Etti

Sahi Gündem
Sahi Gündem
10/06/2025
Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek Hayatını Kaybetti: Elektrik Kazası Türkiye’yi Yasa Boğdu
Eğitimde Çöküş Devam Ediyor!
Garip Dede Dergâhı’ndan Toplumsal Barış Çağrısı: “Bu Toprakların Umudu Birliktir”
Mehmet Bekaroğlu’ndan Barış Süreci Yorumu: “Bu Bir Pazarlık Süreci Değil, Ön Şartsız Silah Bırakmadır”
Önceki Sonraki

BİZİ TAKİP EDİN

FacebookBeğeni
XTakip
InstagramTakip
YoutubeAbone

YAZARLAR

Mehmet Bekaroğlu
Yıldırım Kaya
Mehtap Yücel
Zeki Kılıçaslan
Yıldırım Öztürk

Kategoriler

  • Yazarlar
  • Haber
  • Siyaset
  • Emek/Sendika
  • Dünya
  • Ekonomi

SAHİ

2025 © Her Hakkı Mahfuzdur.

Bize Yazın

Herhangi bir konu hakkında bize yazabilirsiniz.

bilgi@sahigundem.com

© Sahi Gündem. Tüm Hakları Saklıdır.
Tekrar Hoşgeldin!

Hesabınıza giriş yapın

Kullanıcı Adı veya E-posta
Şifre

Şifreni mi unuttun?