Bu siteyi kullanarak Gizlilik Sözleşmesi ve Bilgi Güvenliği Politikası'nı onaylamış olursunuz.
Kabul Et
Sahi GündemSahi GündemSahi Gündem
Bildiri
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Okuma: Mollakara’da Yaşam Savunucuları Bir Arada!
Paylaş
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
Sahi GündemSahi Gündem
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Ara
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Mevcut bir hesabınız var mı? Giriş Yap
Bizi Takip Edin
Emek ve Sendika

Mollakara’da Yaşam Savunucuları Bir Arada!

Ağrı Diyadin Mollakara'da açılması planlanan Koza Altın Madeni, çevreciler tarafından eko-kırım projesi olarak nitelendiriliyor. Siyanürlü üretim, Murat Nehri’ni ve bölgedeki yaşamı tehdit ediyor. Yeni bir İliç faciası mı geliyor?

Sahi Gündem
Son güncelleme: 29/05/2025 11:08
Sahi Gündem
Yayımlandı 29/05/2025
Paylaş
Paylaş

Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Mollakara köyünde açılması planlanan Koza Altın Madeni projesine karşı Türkiye’nin dört bir yanından çevre ve ekoloji örgütleri ortak basın açıklamasıyla tepki gösterdi. Aktivistler, projenin sadece yerel halk için değil, tüm Fırat Su Havzası için büyük bir felaket olabileceği uyarısında bulundu.

“Mollakara, Yeni Bir İliç Olmasın!”

Diyadin Mollakara köyünde bir araya gelen çevreciler ve yaşam savunucuları, Koza Altın Madeni’nin Fırat Nehri’nin önemli bir kolu olan Murat Nehri’nin kaynağına yapılmasının ekolojik felakete yol açacağını vurguladı. Projenin deprem hattı üzerinde ve sönmemiş Tendürek volkanına yakınlığı ise endişeleri artırıyor.

Projenin 470 hektarlık alanda, üç ayrı ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporu çerçevesinde planlandığı ve siyanürle altın ayrıştırma yöntemi kullanılacağı belirtildi. ÇED raporuna göre proje, 11 milyon ton cevher ve 12 milyon ton pasa çıkaracak. Uzmanlar, bu hacmin ciddi bir çevre yıkımına yol açacağı görüşünde.

6 Köy Risk Altında, Yaşam Alanları Tehlikede

Altın madeni, Mollakara dahil 6 köyün ortasında yer alıyor. En yakın yerleşim yerinin sadece 190 metre mesafede olduğu belirtilirken, “köyler yok olma tehdidi altında” mesajı verildi. Bölge halkı için kanser, solunum hastalıkları ve göç riski gibi sonuçlar doğuracağı kaydedildi.

Doğaya Bedel, Sermayeye Kar: Kim Kazanacak?

Koza Altın’ın 222.702 ons altın ve 13.305 ons gümüş üretmeyi hedeflediği, bu üretimin milyonlarca dolar gelir getireceği, buna karşın devletin elde edeceği katkının yalnızca 48 milyon dolar seviyesinde kalacağı vurgulandı. Ekolojistler, devletin madencilikten aldığı payın %1’in altında olduğunu belirterek, “Kazanan sadece şirketler olacak” dedi.

Endişeler Sadece Altınla Sınırlı Değil

Açıklamada projenin yol açabileceği doğa tahribatı şu başlıklarla sıralandı:

  • Murat Nehri’nin kirleneceği ve uluslararası su havzasının tehdit altında kalacağı,
  • Termal su kaynaklarının yok olacağı,
  • Diyadin Sera Organize Sanayi Bölgesi’nin zarar göreceği,
  • Endemik bitkilerin, arıcılığın ve yaylacılığın biteceği,
  • Altın ocağının kapanış sonrası atık deposuna dönüşeceği.

“Algı Değil, Gerçek: Altın Madenciliği Doğa Katliamıdır”

Açıklamayı yapan çevre örgütleri, sıkça dile getirilen “sürdürülebilir madencilik”, “ağaçlandırma” ve “cari açığı kapatma” gibi söylemlerin kamuoyunu aldatmaya yönelik olduğunu ve doğa talanını meşrulaştırmak amacıyla kullanıldığını belirtti.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Türkiye’nin her köşesinden Çevre ve Ekoloji Örgütleri ve Doğayı, Yaşamı Savunanlar olarak bugün Ağrı Diyadin Mollakara Köyünde, Koza Altın Madeninin önündeyiz. Fırat Su Havzası içindeki İliç ve Bakırtepe altın madeni, Divriği ve Kemaliye demir ile diğer maden işletmelerinden sonra şimdi de havzada Anadolu’nun en büyük eko-kırım projesi olma riski taşıyan Mollakara Altın madeni işletmeye geçecektir. Murat Nehri kaynağında kurulacak işletmenin vereceği kirlilik; sınır aşan bir nehir ve Türkiye dışındaki geçtiği ülkeleri de ilgilendiren bir uluslararası su havzası olma özelliğiyle tüm Fırat Su Havzasını etkileyecektir

Dahası altın madeni deprem fayının üzerinde, dahası sönmemiş bir volkan olan Tendürek dağının yakınında yer alıyor. Proje sahasının çevresinde birçok aktif kırık ve faylar bulunmaktadır ve rakımın yüksek oluşu nedeniyle olası bir felakette önü alınmaz zayiatlar oluşacaktır.      

Diyadin altın madeni, 3 ayrı ÇED alanında ve 6 köyün ortasında yer alıyor. Maden sahasının en yakınındaki köy olan Mollakara köyüne mesafesi sadece 190 m. En uzaktaki köyün mesafesi ise 2.2 km. Diyadin Mollakara altın madeni, bu 6 köy için adeta bir yok oluş habercisi:(

Diyadin Mollakara köyündeki altın arama çalışmaları 2004 yılında Amerikan şirketi olan Newmont Mining Corporation tarafından başlatılmış ve 2008 yılında saha Koza Altın işletmelerine geçmiştir.

2012 yılında “ÇED Olumlu” kararı verilen Mollakara altın madeninin bu yıl işletmeye açılması planlanmaktadır ve ön çalışmaları son aşamadadır. Projenin işletme ömrü 4 yıl olarak planlanmasına karşın, arazinin hazırlanması, inşaat, işletme, kapatma ve rehabilitasyon faaliyetleri ile 8 yıllık faaliyet süresi belirlenmiş, ancak işletmenin ruhsat süresi 2022 -2042 arası, yani 20 yıl olarak alınmıştır.                                                                  

 Proje hayata geçirilirse, Koza Altın Madeni bu yıl içersinde toplam 470 hektarlık 3 ayrı ÇED alanında üretime başlayacak. Her 3 ÇED alanında açık ocak sahası, cevher stok sahası, bitkisel toprak depolama alanı, şantiye alanı, kazı fazlası depolama alanı, cevher stok sahası, kırma-eleme tesisi, yığın liç alanı, havuzlar, ADR tesisi alanı yer alacağı belirtiliyor. Altın tenör ortalaması 0,87 gram/ton ve cevher üretim metodu olarak siyanür kullanılacak.

Raporda “Tesiste çıkarılacak malzemenin 11.115.760 tonluk kısmının cevher, 12.108.356 tonluk kısmının pasadan oluşacağı”  yazıyor. Bu devasa bir doğa yıkımı demek.  Maden ocağının 10-15 yıl yıllık işletme süresinde yılda 300 ile 500 kişiye sağlayacağı istihdam da yıllar boyu hastalıklı-kanserli bir toplum yaratacaktır.

Nihai ÇED raporundaki tüm bu veriler ve bölgede inceleme yapan bilim insanlarının açıklamaları bize toplum olarak yaşananlardan ders alınmadığını ve yeni bir İliç faciasının önümüzdeki yıllar içersinde bizi beklediğini göstermekte. Kaldı ki, böyle bir felaket yaşanmasa bile projenin kendisi yüzyıllarca telafisi olmayan bir doğa kırımını berberinde getirecek ve bölge için sayısız kritik sonuçlar doğuracaktır. Bunlara sadece başlıklar ile bakarsak,

1- Fırat’ın zengin bir kolu olan Murat Nehri kirlenecek, muhtemelen bölgesel bir soruna yol açacaktır.

2- Maden ocağının 10-15 yıllık bir sürede tahrip edeceği alan 300 yıl zehir yaymaya devam edecektir.

3- Madencilik yaylaları ile meşhur Tendürek ve Aladağlardaki hayvancılığı bitirecektir.

4- Bölgenin yapısında bulunan termal su kaynakları, patlayıcılar ile yapılacak tahribattan etkilenecek ve mevcut termal yatakları büyük oranda yok olacak, Kaplıca turizmi büyük bir sekteye uğrayacaktır.

5-Termallere bağlı Türkiye’nin en büyük Diyadin Sera Organize Sanayi Bölgesinde üretilen domatesler ve diğer tarım ürünleri büyük oranda kaybedilecektir.

​6- Bölgede yetişmekte olan birçok endemik bitki yok olacaktır.

​7-Altın ocaklarından yayılan toz bitkileri kurutacak, çiçek döllenmelerini engelleyecek; balarıları çiçek özü alamayacağı için bölgede arıcılık yok olacaktır. Arıların yok olması yaşamın da yok olması demektir.

8-Diyadin’de açılacak olan 3 adet altın ocağı çukuru, iş bittikten sonra ağaçlandırılamayacağı için çöp ve atık maddelerin doldurulduğu birer depoya dönüşecektir.

Peki doğa ve çevre bunca bedel öderken kazanan kim olacaktır?

Ödenecek bunca bedele karşılık, madenin ülkemiz ekonomisine katkısı ise raporda “Devlet hakkı ve vergiler göz önüne alınarak toplam 48.699.300 milyon dolar civarında olması beklenmektedir’’ diye yer almaktadır. Altın madenciliğinin ülkemiz ekonomisine sağladığı katkının yok denecek kadar az olduğu biliniyor. Örneğin çok iyimser bir hesaplamayla 10 ton altın üreten bir şirket, devlet hakkı olarak yaklaşık 90 kg altın ödemektedir. Bu oran %1 bile değildir. Şirketin devlete ödeyeceği vergi ise devede kulak bile sayılmaz. Şirketlere devletçe verilen teşvikler ve sağlanan muafiyetler cabası. Görünen o ki, ülkemizdeki diğer madenlerde olduğu gibi Diyadin’de de kazanan maalesef sadece sermaye şirketi olacaktır. Verilen raporda Şirketin 222.702 ons altın ile 13.305 ons gümüş elde edeceği öngörülmüş. Bir ons altının 3200 Dolar olduğunu düşünürsek, teşvikler ve iadeler göz önüne dahi alınmadan şirketin karının milyonlarca dolar olacağı aşikardır.

Sevgili Dostlar, son 20 yıldan bu yana ülkemiz madenleri, özellikle Altın Rezervi adeta talan edilmektedir. 

“Sürdürülebilir çevre ve madencilik”, “Sürdürülebilir kalkınma”, “Kesilenden daha çok ağaç dikeceğiz”, “En iyi ve son teknolojiyi kullanacağız”, “Cari açığı kapatacağız, katma değer üreteceğiz”, gibi çok sık duyduğumuz ifadeler,  madenlerimizin rahatça sömürülebilmesi için söylenen, algı operasyonuna yönelik sosyal yalanlardır. Bu yalanlar, altın madenciliğinin verdiği zararı gizlemek adına sürekli dillendirilir ve maalesef genellikle amacına ulaşır. Ta ki halk gerçeklerle yüzleşene, cehennem çukurları ve hastalıklarla baş başa kalıncaya kadar…

İşte tam da bu nedenle, Diyadin Mollakara’ya dikkat çekmek için Ekoloji Örgütleri ve Doğayı, doğada yaşayan tüm canlıların yaşam haklarını savunanlar olarak Diyadin Koza Madeninin önünden sesleniyoruz:

 “DİYADİN – MOLLAKARA BİR ALTIN MADENİ DEĞİL, BİR EKO-KIRIM PROJESİDİR !

Yeni bir İliç katliamı yaşanmaması için henüz işin başında iken, yani doğa tahrip edilmeden, insanlar ölümcül hasta olmadan, çevre kirlenmeden bu projeyi iptal edin!!!!”

ÇAĞRICILAR:

DİSDER – Doğa İçin Sanat Derneği

DOĞÇEP – Doğu Anadolu Çevre Platformu

Diyadin Çevre İnisiyatifi

VAN ÇEVDER – Van Çevre Koruma Derneği

Zilan Ekoloji Platformu

Katılımcı Kurum ve İnisiyatifler

Ağrı Barosu

Batman Barosu

Diyarbakır Barosu

Iğdır Barosu

Muş Barosu

Van barosu

Ayvalık Doğa Koruma

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği – TÜR-ÇEP

Bazid Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü

Bergama Sivil İtaatsizlik

BİNÇEV-DER Bingöl Sürdürülebilir Kalkınma Çevre,

Gençlik ve Sivil Toplum Geliştirme Derneği

Bodrum Dağdaşlar Grubu

Bodrum Yurttaş İnisiyatifi

DEDEF Munzur Koruma Kurulu

Dirmil Kadın Kollektifi

Doğaya Güç Kat Ağı

Doğu Akdeniz Çevre Platformu

Doğubayazıt İş İnsanları Derneği

Ekoloji Birliği

Erciş Süphan Dağcılık Arama Kurtarma

Sanat Kültür ve Doğa Koruma Derneği

Halkevleri Kent ve Ekoloji

Iğdır Emek ve Demokrasi Platformu

İÇAÇEP – İç Anadolu Çevre Platformu – TÜRÇEP

İHD Ağrı Şubesi

İHD İnsan Hakları Derneği

İHD Doğu Beyazıt Temsilciliği

İHD Iğdır Temsilciliği

Zortul Çevre Grubu

İklim Adaleti Koalisyonu

İzmit Yerel Gündem 21 Çevre kooperatifi

Kocaeli Çevre Platformu

Mardin Çevre,Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği (TÜRÇEP)

Muş Meşe Erozoyonla Mücadele Doğa koruma ve Ağaçlandırma Derneği-TÜRÇEP

MUÇEP – Muğla Çevre Paltformu

MUÇEP-Datça

Munzur Çevre Kültür ve Dayanışma Derneği

Muş Kültür Derneği

Muş Serbest Muhasebeci Mali Müşvavirler Odası

Niğde Çevre Eğitim Kültür Derneği – TÜRÇEP

Polen Hareketi

Sarımlı Havzası ve Çevresi Doğal Mirasın Korunması Derneği

Süphan Dağcılık Çevre ve Ekoloji Politikaları Derneği

TÜRÇEP-Türkiye Çevre Platformu

UTGB-Ulusal Tarım Birliği

Van Erciş Zilan Çevre Platformu

Yaşam ve Dayanışma Yolcuları

Yeşil Direniş Gazetesi

Yeşil Yaşam İnisiyatifi

Ayrıca Şunları da Beğenebilirsiniz

Holding Önünde Madenci Eylemi: “Sadaka Değil, Hakkımızı İstiyoruz”

Mayıs 2025’te En Az 177 İşçi Hayatını Kaybetti!

Boğaziçi’nde BİSAK Protestosuna Tutuklama: 6 Öğrenci Tutuklu

Boykotun Gölgesinde Vergi ve Teşvik Gerçekleri: Sermaye Düzeninin Çatlağı mı Derinleşiyor?

İstanbul’ da 1 Mayıs Baskınları!

ETİKETLENDİ:çevreDiyadineylem
Bu Yazıyı Paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp
Bir Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HABERLER

Manisa, Başkan Ferdi Zeyrek’e Gözyaşlarıyla Veda Etti

Sahi Gündem
Sahi Gündem
10/06/2025
Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek Hayatını Kaybetti: Elektrik Kazası Türkiye’yi Yasa Boğdu
Eğitimde Çöküş Devam Ediyor!
Garip Dede Dergâhı’ndan Toplumsal Barış Çağrısı: “Bu Toprakların Umudu Birliktir”
Mehmet Bekaroğlu’ndan Barış Süreci Yorumu: “Bu Bir Pazarlık Süreci Değil, Ön Şartsız Silah Bırakmadır”
Önceki Sonraki

BİZİ TAKİP EDİN

FacebookBeğeni
XTakip
InstagramTakip
YoutubeAbone

YAZARLAR

Mehmet Bekaroğlu
Yıldırım Kaya
Mehtap Yücel
Zeki Kılıçaslan
Yıldırım Öztürk

Kategoriler

  • Yazarlar
  • Haber
  • Siyaset
  • Emek/Sendika
  • Dünya
  • Ekonomi

SAHİ

2025 © Her Hakkı Mahfuzdur.

Bize Yazın

Herhangi bir konu hakkında bize yazabilirsiniz.

bilgi@sahigundem.com

© Sahi Gündem. Tüm Hakları Saklıdır.
Tekrar Hoşgeldin!

Hesabınıza giriş yapın

Kullanıcı Adı veya E-posta
Şifre

Şifreni mi unuttun?