Bayramlar, toplumsal barışın, dayanışmanın ve sevginin en üst düzeyde yaşandığı günlerdir. Ancak bu bayramların anlamı, toplumsal sorunlarımızı göz ardı ederek kutlanamaz.
Son siyasi gelişmeler ışığında, gerçek bir bayramı yaşamak için öncelikle gözaltında bulunanların serbest kaldığı, işsizlerin iş bulduğu, cezaevindeki insanların sevdiklerine kavuştuğu bir ortamın sağlanması ile mümkün olacaktır.
Gerçek bir bayramı yaşayabilmek için, baskıdan, şiddetten, hukuksuzluktan arınmış bir toplum düzeni kurmalıyız.
Türkiye, Ortadoğu’da yüzünü Batı’ya dönmüş, hem inancın hem de düşüncenin özgürce yaşanabildiği bir ülke olmalıdır.
Gazetelerin sansüre uğramadığı ve televizyonların RÜTÜK tarafından yayın yasağı ile kapatılmadığı, öğrencilerin tutuklanmadığı, şiddete uğramadığı bir ortamda bayramlarımızı neşe ve mutluluk içinde kutlayabiliriz.
Ayrıca Filistin’de, Gazze’de yaşanan insanlık dramının bir an önce sona ermesi, tüm dünya için barış olmazsa olmazımızdır.
Toplum olarak kucaklaşmayı, helalleşmeyi önümüze koymalıyız. Ancak bu, öncelikle iktidarın adım atmasıyla mümkün olabilir.
Kim iktidardaysa farklı düşüncelere saygı göstermeli, toplumsal barışa katkıda bulunmalıdır.
Bu, bir parti, dernek ya da sendika yönetimi için de geçerlidir.
Bayram gününde, geçmişte yapılan hatalardan vazgeçip topluma karşı özür dilemek, gerçek bir bayramı yaşamanın ilk adımı olacaktır.
Önümüzdeki bayram, insanlığın, ülkemizin ve tüm dünyanın özgürce yaşayabileceği günlerin habercisi olsun.
Bu dileklerle, bayramınız kutlu olsun.