T24’ten Asuman Aranca’nın haberine göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk dili ve kültürünü dünyaya tanıtmak amacıyla kurulan ve 66 ülkede faaliyet gösteren kamu niteliğindeki Yunus Emre Vakfı’ndaki büyük yolsuzluk skandalıyla ilgili iki ayrı iddianame hazırladı.
Firari eski başkan Şeref Ateş’in Almanya’ya kaçtığı ortaya çıkarken, oğlu Enes Ateş’in de aralarında bulunduğu 23 şüpheli hakkında “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçlarından 14 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Faturalar Var, Hizmet Yok: “Karar yok, faturası var!”
Savcılığın iddianamesine göre vakfa kesilen faturaların çoğunda gerçek bir hizmet ya da ürün alımı gerçekleşmedi. “Usulsüz iş ve işlemler neticesinde, bir kısmı ‘varlık amaçları sadece sahte fatura kesmekten ibaret olan’ paravan şirketlerden oluşan firmalar tarafından vakfa sahte faturalar kesildiği, ücretlerinin ödenmesine karşın mal ve hizmet ifalarının birçoğunun yerine getirilmediği” belirtildi.
Harcama Yetkisi Parçalanmış: “Harcama yetkisini usulsüz biçimde kullandı”
Alımların büyük kısmının, Başkan Ateş’e tanınan harcama limitinin altında kalacak şekilde bölünerek gerçekleştirildiği, böylece harcama onaylarının yalnızca Ateş tarafından verilmesinin sağlandığı ifade edildi. Satın alma sürecinin Özel Kalem Müdürü Mustafa Duru ve Daire Başkanı Murat Çakır eliyle başlatıldığı belirtildi.
Oğul Ateş’in Sahte Alımları: 25 Bin Liralık Videoya 2.4 Milyonluk Fatura
Enes Ateş’in, piyasa değeri 25 bin lira olan bir videoyu “Türkçe Öğretim Seti Videoları” adı altında 2.4 milyon liraya vakfa satmaya çalıştığı anlatıldı. İddianamede, “faturaların videolar henüz oluşturulmamışken kesildiğine” dikkat çekildi. Aynı şirketin, Brüksel’de hiç gerçekleşmeyen bir organizasyon için de 6 milyon liralık fatura kestiği kaydedildi.
Villaya Giden Para: “Daire başkanı Yalıkavak’ta villa almış”
Soruşturma kapsamında tespit edilen usulsüz gelirlerin büyük kısmının lüks taşınmaz ediniminde kullanıldığı belirtildi. “Gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifası olmamasına rağmen” oluşturulan sahte taleplerle ödeme yapılan firmaların çoğunun paravan olduğu ve elde edilen paraların “taşınır ve taşınmaz mal edinme ve bankacılık işlemlerine tabi tutma” yoluyla aklandığı belirtildi. Murat Çakır’ın Bodrum Yalıkavak’ta villa aldığı tespit edildi.
Paravan Zinciri: “9 şirket paravan, 6 şirket oğul Ateş ile irtibatlı”
Enes Ateş’in görünürde devrettiği ama arka planda kontrolünü sürdürdüğü Ulak, Anka ve All Production gibi firmalar üzerinden vakıftan büyük miktarlarda paralar çekildi. “Şirketi bedelsiz olarak devrinden sonra, farklı tarihlerde şirketi devralan şüphelilere ait hesaplardan şüpheli Enes Ateş hesabına farklı miktarlarda para transferlerinin bulunduğu” belirtildi.
Uzlaşma Sağlanamadı
“Suçtan elde edilen gelirlerin aklanması” suçlamasıyla açılan ikinci davada da, “Yunus Emre Enstitüsü eski başkanı Şeref Ateş’in oğlu şüpheli Enes Ateş ile bağlantılı olduğu değerlendirilen firmalar tarafından maddi zarara uğratıldığı Vakıflar Genel Müdürlüğü teftişi sonucunda tespit edilmiştir” ifadeleri yer aldı. Uzlaştırma sürecinden de sonuç alınamaması üzerine davalar Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Zarar Devam Ediyor: “Şu ana kadar tespit edilen zarar 64 milyon lira”
Vakıf şu ana kadar toplam 64 milyon 250 bin lira zarar etti. Bazı şirketler zarar tazmini amacıyla ödeme yapsa da bu meblağların zararı karşılamadığı ve taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığı kaydedildi.
Kurgu Alımlar, Gerçek Zarar
Savcılık, dosyada yer alan belgeler, para transferleri, sahte faturalar ve kurgu satın alma dosyalarıyla kamu zararı oluştuğunu net bir biçimde ortaya koydu. “Başından sonuna uydurma/kurgulanmış satın alma dosyaları ve usulsüz işlemler sonucunda” oluşan bu zarar, yalnızca mali değil, aynı zamanda kamusal güven açısından da büyük bir yıkım.