Bu siteyi kullanarak Gizlilik Sözleşmesi ve Bilgi Güvenliği Politikası'nı onaylamış olursunuz.
Kabul Et
Sahi GündemSahi GündemSahi Gündem
Bildiri
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Okuma: Yıldırım Kaya’dan Sert Çıkış: “Bu Bir Eğitim Reformu Değil, İdeolojik Dizayndır”
Paylaş
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
Sahi GündemSahi Gündem
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Ara
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Mevcut bir hesabınız var mı? Giriş Yap
Bizi Takip Edin
Haber

Yıldırım Kaya’dan Sert Çıkış: “Bu Bir Eğitim Reformu Değil, İdeolojik Dizayndır”

CHP 27. Dönem Ankara Milletvekili ve EĞİTİM SEN Kurucu Genel Başkanı Yıldırım Kaya, 12 Temmuz 2025’te yürürlüğe giren Proje Okulları Yönetmeliği’ni hedef aldı. “Bu bir eğitim reformu değil, ideolojik dizayndır” diyen Kaya, yönetmeliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu ve derhal geri çekilmesi gerektiğini söyledi.

Sahi Gündem
Son güncelleme: 16/07/2025 13:55
Sahi Gündem
Yayımlandı 16/07/2025
Paylaş
Paylaş

CHP 27. Dönem Ankara Milletvekili ve Eğitim Sen Kurucu Genel Başkanı Yıldırım Kaya, 12 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Millî Eğitim Bakanlığı Proje Okulları Yönetmeliği”ne sert tepki gösterdi. Kaya, yönetmeliğin Türkiye’deki eğitim sistemini köklü ve tehlikeli biçimde dönüştürdüğünü belirterek, uygulamanın bilimsel, laik ve kamusal eğitimi ortadan kaldırdığını savundu.

“Proje değil, ideolojik bir dizaynla karşı karşıyayız”

Yıldırım Kaya, yeni yönetmeliğin adında “proje” geçmesine rağmen içeriğinin tamamen ideolojik bir müdahale içerdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı; “Yönetmelikle, eğitim kurumları ‘proje okulu’ adı altında yeniden sınıflandırılıyor. Bu okullara yalnızca %1’lik başarı diliminden öğrenci alınacak ve mülakatla seçilecek. Ancak bu kadar başarılı çocuklar neden yatılı okumak zorunda bırakılıyor? Kimlerin denetiminde eğitim görecekler?”

Kaya, öğrenci seçiminde uygulanan sıkı kriterlerin tam tersine, öğretmen ve yönetici atamalarında herhangi bir liyakat sistemine yer verilmemesini de şu sözlerle eleştirdi: “Öğrenciye mülakatla ‘liyakat’, öğretmene torpille ‘istikamet’ mi verilecek?”

“Devletin okulları vakıfların şubesi olamaz”

Yönetmelikle her proje okuluna bir “hami vakıf” atanmasının zorunlu hale getirilmesini de eleştiren Kaya, bu uygulamanın eğitimde cemaat-tarikat etkisini kurumsallaştırma adımı olduğunu vurguladı:

“Her okula bir vakıf şartı neden getiriliyor? Bu okullar devletin mi, yoksa dini yapılarla ilişkili vakıfların mı olacak? Geçmişte yaşanan FETÖ felaketinden hiçbir ders alınmamış. Bu okul modelinin adı Proje Okulu değil, CİHANİ NUMA Okulları olsun da, hiç değilse niyet açıkça anlaşılsın!”

“Bu bir eğitim değil, ayrımcılık modelidir”

Kaya, yönetmeliğin “%1’lik dilimdeki öğrenciler mülakatla alınır, başarısız olanlar atılır” maddesine de dikkat çekerek, bunun seçkinci ve dışlayıcı bir anlayış olduğunu belirterek; “Başarısız görülen öğrencilerin hangi okullara yönlendirileceği bile belli değil. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesi açıkça rafa kaldırılıyor. Bu, çocukların akademik olduğu kadar ruhsal gelişimlerini de tehdit eder.” ifadelerini kullandı.

“Okullar şirket mi, bilim yuvası mı?”

Her okulda Ar-Ge birimi kurulup “fikri ve sınai mülkiyet ürünlerinin pazarlanacağı” ifadesine de tepki gösteren Kaya, öğrencilerin bilimsel üretime teşvik edilmesi gerektiğini ancak ticari sorumluluk yüklenemeyeceğini aktararak; “Eğer mesele şirketlerin Ar-Ge yükünü öğrencilere taşımaksa bu kabul edilemez. Eğitim, kuluçka merkezi değil; kamusal ve bilimsel bir kurum olmalıdır.” ifadesinde bulundu.

“Anayasa açık: Eğitim devletin görevidir”

Yıldırım Kaya, Anayasa’nın 42. maddesine atıfla, bu yönetmeliğin açıkça anayasal hükmü ihlal ettiğini vurguladı;

“Anayasa’ya göre eğitim, devletin gözetim ve denetimi altında yürütülür. Ancak bu ‘hamilik modeli’ ile okullar belirli vakıf ve cemaatlere tahsis ediliyor. Bu, kamu denetimini zayıflatır; eğitimin içeriğini kamu iradesinin dışına taşır. Eğitimi pedagojik bir alandan çıkarıp, ideolojik yapılarla yönetilemez hale getirir.”

“Yönetmelik geri çekilmeli, yeni bir mutabakatla yol alınmalı”

Yıldırım Kaya, son olarak Millî Eğitim Bakanlığı’nı bu yönetmeliği geri çekmeye çağırdı; “Eğitim, toplumun geleceğidir. Bu model bilimsel değil, ideolojik temellidir. Eğitim sistemimiz cemaat ve vakıflara değil, laiklik ve kamu yararına dayalı bir temele oturtulmalıdır. Bu düzenleme geri çekilmeli, tüm eğitim bileşenlerinin katılımıyla yeni bir toplumsal mutabakat oluşturulmalıdır.”

İşte Kaya’nın açıklaması;

EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNİN SONU MU?

12 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Millî Eğitim Bakanlığı Proje Okulları Yönetmeliği”, Türkiye’de eğitim sisteminin köklü bir dönüşümle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Ancak bu dönüşüm, ne yazık ki fırsat eşitliğini geliştirmeye değil, onu tamamen ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bu yönetmelik; Anadolu liseleri ve fen liselerini işlevsiz hale getirmekte, imam hatip odaklı bir yapıyı teşvik etmekte ve cemaat-tarikat vakıflarını eğitimin merkezine yerleştirmektedir.

Proje mi, İdeolojik Dizayn mı?
Yönetmelik, eğitim kurumlarını “proje okulu” adı altında sınıflandırmakta, bu okullara öğrenci alımını %1’lik başarı dilimine göre sınırlandırmakta ve öğrencileri mülakatla elemeye dayalı bir sistem getirmektedir. Ancak, bu kadar yüksek başarı gösteren öğrenciler neden yatılı kalmak zorundadır? Ailelerinden, çevrelerinden, yerellerinden kopartılan bu çocuklar kimin denetimindeki bir sistemin içine alınacaktır?

Yönetmelik, öğrencileri seçmek için sınav ve mülakat gibi detaylara yer verirken; bu okullarda görev alacak öğretmen ve yöneticilerin hangi kriterlerle atanacağına dair hiçbir açıklık getirmemektedir. Öğrenciye mülakatla “liyakat”, öğretmene torpille “istikamet” mi verilecektir?

Devlet Okulu mu, Cemaat Koleji mi?
Her proje okuluna bir “hami” belirlenmesi ve bu haminin bir vakıf kurması ya da mevcut bir vakıfla protokol yapması şart koşulmaktadır. Peki soruyoruz:
• Neden her okul bünyesinde bir vakıf zorunlu hale getirilmektedir?
• Devletin okulu vakıfların mı şubesi olacak?
• Bu “hamiler” kimdir?
• Tarikat ve cemaatlerle yapılan protokoller çocuklarımızın geleceğini neden ipotek altına alıyor?

Sayın Bakan Yusuf Tekin, bu uygulamayı hazırlarken geçmişte yaşanan FETÖ felaketinden hiç mi ders almamıştır? Bu okul modelinin adı “Proje Okulu” değil, CİHANİ NUMA Okulları olsun da, hiç değilse niyet açık olsun!

Eğitimde Ayrıcalıklı Azınlık Modeli
Yönetmelikte yer alan şu maddeye bakalım:“%1’lik dilimde yer alan öğrenciler özel sınav ve mülakatla seçilecek, başarısız olanlar okuldan atılacak.”
Bu model, açıkça eğitimi seçkinci ve dışlayıcı bir yapıya dönüştürmektedir. Öğrencinin başarısı yeterli olmayınca “sistem dışına” atılması, çocukların ruhsal ve akademik gelişimini tehdit eder. Ayrıca bu öğrencilerin hangi okullara nakledileceği de belirsizdir.
Her okulda Ar-Ge birimi kurularak “fikri ve sınai mülkiyet ürünleri pazarlanacak” deniyor. Bu okullar eğitim kurumu mudur, şirket kuluçka merkezi mi? Çocukların bilimsel merakı desteklenecekse ne âlâ! Ama mesele, şirketlerin Ar-Ge yükünü öğrencilere yüklemekse bu kabul edilemez!

Eğitimde Kamusal Zemin Terk Ediliyor
Bu yönetmelikle Millî Eğitim Bakanlığı, kamusal, bilimsel, laik ve eşitlikçi eğitim anlayışını terk ettiğini açıkça ilan etmektedir. Artık mesele sadece bir okulun niteliği değil, hangi zihniyetin eğitim sistemini yöneteceğidir.

Bir kez daha soruyoruz:
• Bu okulları kim denetleyecek?
• Bu okullarda görev yapacak öğretmenler hangi liyakatle seçilecek?
• Öğrencilerin eğitim hakkı, tarikat ve cemaatlere bağlı vakıfların keyfiyetine mi bırakılacak?

Anayasa Açıktır: Eğitim Devletin Görevidir
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesi, eğitimin devletin gözetim ve denetimi altında yürütüleceğini açıkça hükme bağlar. Bu madde yalnızca bir yönetsel çerçeve sunmakla kalmaz, aynı zamanda kamu yararının korunması ve eğitimin, herkesin inanç ya da kimlik farkı gözetilmeksizin erişebileceği tarafsız bir zeminde yürütülmesi açısından da kurucu nitelik taşır. Oysa “hamilik modeli” adı altında, belirli okulların “destek” bahanesiyle çeşitli vakıflara, derneklere veya sermaye gruplarına tahsis edilmesi, bu anayasal ilkenin açık ihlalidir.
Hamilik modeli, devletin eğitim alanındaki asli sorumluluğunu adım adım özel yapı ve aktörlere devretmesi anlamına gelmektedir. Bu tür bir yönelim:
• Kamusal denetimi zayıflatır,
• Eğitimin içeriğini kamu iradesi dışına taşır,
• Pedagojik alanı eğitimci olmayan aktörlere açar.
Eğitim, uzmanlık gerektiren bir kamusal alandır. Bu alan öğretmenlerin, akademisyenlerin ve pedagojik yetkinliği olan kişilerin sorumluluğundadır. Dışarıdan müdahale, eğitimin meslek etiğini, bilimsel niteliğini ve kurumsal bütünlüğünü zedelemektedir.

Bu Yönetmelik Geri Çekilmelidir!
Türkiye’de eğitim sistemi, çocuklarımızın geleceği, bilimsel gelişmenin ve toplumsal eşitliğin anahtarıdır. Proje okulları, bilimsel ve kamusal zemine oturtulmalı; cemaat ve vakıf ilişkileriyle değil, devlet aklı, pedagojik ilke ve laiklik ilkesiyle inşa edilmelidir.

Bu yönetmelik geri çekilmeli, eğitimin tüm bileşenleriyle birlikte, toplumsal mutabakata dayalı bilimsel temelli bir eğitim politikası oluşturulmalıdır.

Contents
“Proje değil, ideolojik bir dizaynla karşı karşıyayız”“Devletin okulları vakıfların şubesi olamaz”“Bu bir eğitim değil, ayrımcılık modelidir”“Okullar şirket mi, bilim yuvası mı?”“Anayasa açık: Eğitim devletin görevidir”“Yönetmelik geri çekilmeli, yeni bir mutabakatla yol alınmalı”

Ayrıca Şunları da Beğenebilirsiniz

Türkiye Yangında Akdeniz Birincisi: Esenyurt’un 21 Katı Kadar Orman Yandı!

Öcalan’dan Meclis’e Tarihi Çözüm Çağrısı: 8 Başlık Önerisi

Türkiye’nin Yön Arayışı: Güvenlik, Siyaset ve Toplumsal Algılar Yeniden Şekilleniyor

DEM Parti’den AKP ve MHP ziyareti

Özgür Özel: Soruşturmada gözaltına alınıp bırakılan tek isim Serdar Haydanlı

ETİKETLENDİ:eğitimproje okullarıYıldırım kaya
Bu Yazıyı Paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp
Bir Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HABERLER

Küresel Huzur Endeksi 2025: İzlanda Zirvede, Türkiye 146. Sırada, İsrail Dipte

Sahi Gündem
Sahi Gündem
02/09/2025
Dünya, Barış Gününde Çatışmaların Gölgesinde
Sanayi Devriminden Süper Zekâ Çağına: İnsanlığın Yeni Kırılması
Türkiye’de Bireysel Silahlanma 40 Milyona Yaklaştı: Cezaların Caydırıcılığı Yeniden Tartışılıyor
TBMM Önünde “Beyaz Toros”unu Yaktı: Gözaltına Alındı
Önceki Sonraki

BİZİ TAKİP EDİN

FacebookBeğeni
XTakip
InstagramTakip
YoutubeAbone

YAZARLAR

Mehmet Bekaroğlu
Yıldırım Kaya
Mehtap Yücel
Zeki Kılıçaslan
Yıldırım Öztürk

Kategoriler

  • Yazarlar
  • Haber
  • Siyaset
  • Emek/Sendika
  • Dünya
  • Ekonomi

SAHİ

2025 © Her Hakkı Mahfuzdur.

Bize Yazın

Herhangi bir konu hakkında bize yazabilirsiniz.

bilgi@sahigundem.com

© Sahi Gündem. Tüm Hakları Saklıdır.
Tekrar Hoşgeldin!

Hesabınıza giriş yapın

Kullanıcı Adı veya E-posta
Şifre

Şifreni mi unuttun?