14 Haziran 2025’te gerçekleştirilen Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı, öğrenciler kadar eğitimcilerin de tepkisini çekti. CHP 27. Dönem Ankara Milletvekili ve Eğitim-Sen kurucu Genel Başkanı Yıldırım Kaya, sınavın adaletten uzaklaştığını ve kamusal eğitimi zayıflattığını belirtti.
Kaya yaptığı açıklamada, sınavın öğrencilerin bilgi düzeyinden çok strateji, sabır ve test pratiğine olan hâkimiyetini ölçtüğünü vurguladı. Özellikle Türkçe ve Fen Bilimleri testlerinin öğrencilere “tuzaklı” sorularla geldiğini ifade eden Kaya, “Devlet okulunda okuyan çocuklar dezavantajlı konuma itiliyor. Bu sınav eşitliği değil, eşitsizliği ölçüyor” dedi.
“Türkçe’de Tuzak, Fen’de Okuma Yarışı”
Kaya, Türkçe testindeki soruların müfredata yüzeysel olarak uygun görünse de okullardaki ders işleyişiyle örtüşmediğini dile getirdi. Grafik yorumlama ve sözel mantık gibi soruların ders kitaplarında yer almadığına dikkat çeken Kaya, özel ders veya kurs almayan öğrencilerin sistem dışına itildiğini savundu.
Fen Bilimleri testinde ise bilimsel düşünceden çok okuma hızı ve zaman yönetiminin ölçüldüğünü belirten Kaya, “Uygulamalı bir ders olan fen bilimleri, teorik bir karmaşaya indirgenmiş durumda” dedi.
“Öğrenciler Bahçelere Gözyaşıyla Çıktı”
Sınav sonrası yaşanan duygusal tabloya da değinen Kaya, birçok öğrencinin sınavdan gözyaşlarıyla çıktığını ifade ederek bunun sadece akademik değil, psikolojik bir travmaya da işaret ettiğini söyledi.
Kaya’dan Çözüm Önerisi: Bilimsel Yönlendirme
LGS sisteminin eğitimdeki bölgesel eşitsizlikleri derinleştirdiğini vurgulayan Kaya, çözümün bilimsel yönlendirme ile öğrencilerin yeteneklerine göre yerleştirilmelerinde olduğunu söyledi. Eğer sınav sistemi sürdürülecekse, ya sorular ders kitaplarına uygun hale getirilmeli ya da kitaplar bilimsel temelde sınava göre yeniden yazılmalı dedi.
Kaya, sözlerini şu ifadelerle tamamladı; “Bir sınav, öğrencinin zekâsını değil, erişim imkânlarını ölçüyorsa, orada adalet yoktur. Biz çocuklarımızın gözyaşını değil, başarılarını konuşmak istiyoruz. Laik, bilimsel, çağdaş ve kamusal bir eğitim için; adil, şeffaf ve kapsayıcı bir sistem inşa etmek zorundayız.”
İşte Kaya’nın açıklaması;
“LGS: Bilgi Ölçmüyor, Eşitsizliği Derinleştiriyor!
14 Haziran 2025 tarihinde gerçekleştirilen Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı, öğrencilerin bilgi ve birikiminden çok, sabır, strateji ve sınav pratiğine ne kadar hâkim olduğunu ölçen bir sistem haline gelmiştir. Özellikle Türkçe ve Fen Bilimleri testlerinde yaşananlar, kamuoyunda haklı eleştirilere neden olmuş; sınavın ölçme-değerlendirme adaleti bir kez daha sorgulanmıştır.
Sınavda sorulan soruları derslere göre değerlendirdiğimizde;
Türkçe Testi: Müfredatla Değil, Tuzakla Sınandılar
Türkçe soruları görünürde kazanımlara uygun gibi gözükse de, okullarda verilen ders işleyişiyle uyumsuzdu. Devlet okullarında eğitim gören öğrenciler ciddi dezavantaj yaşadı.
Sınavdan çıkan binlerce öğrencinin bahçeye gözyaşları içinde çıkması, yalnızca akademik değil, psikolojik bir travmanın da göstergesidir.
- sınıf konularının 8. sınıf sınavına yedirilmesi,
uzun ve dikkat dağıtıcı paragraflar,
grafik ve sözel mantık sorularının ders kitaplarında yer almaması, öğrencileri özel ders ve kurslara yönlendirmekte; kamu okullarında eğitim gören çocuklar sistem dışına itilmektedir.
Fen Bilimleri Testi: Bilimsel Düşünce Değil, Okuma Hızı Ölçüldü
Fen testinde ezbercilikten uzaklaşılmış, yorumlama ve analiz becerileri öne çıkarılmış gibi görünse de; yoğun görseller, uzun metinler, karmaşık ifadeler ve teknik dil öğrencilerin fen bilgisini değil, okuduğunu anlama ve zamanla başa çıkma becerilerini sınamıştır. Uygulamalı bir ders olan fen bilimleri, sınavda teorik karmaşaya indirgenmiştir.
Bu Sınav Eşitliği Değil, Eşitsizliği Ölçüyor
Görünen tablo nettir:
Sınav soruları ders kitaplarıyla örtüşmemektedir.
Devlet okulundaki öğrenci dezavantajlı duruma düşmektedir.
Eğitimde bölgesel eşitsizlikler daha da derinleşmektedir.
Öğrenciler özel ders ve dershaneye mahkûm edilmektedir.
Çözüm Önerimiz Açıktır:
Öğrenciler sınavla değil, bilimsel yönlendirme ile yetenek ve becerilerine göre liselere yerleştirilmelidir.
Sınav sistemi sürdürülecekse:
Ya sınavlar ders kitaplarına uygun hale getirilmelidir, ya da ders kitapları sınav sistemine göre bilimsel temelde yeniden yazılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki:
Bir sınav, öğrencinin zekâsını değil, erişim imkanlarını ölçüyorsa, orada adalet yoktur.
Bu anlayış; fırsat eşitliğini yok eder, toplumsal adaletsizliği derinleştirir.
Biz çocuklarımızın gözyaşını değil, başarılarını konuşmak istiyoruz.
Laik, bilimsel, çağdaş, kamusal eğitim için;
adil, şeffaf, kapsayıcı bir eğitim sistemi inşa etmek zorundayız.
Saygılarımla”