Türkiye siyaseti, Aydın’da açılan bu dosyada kimin cesur, kimin çekingen olduğunu görecek.
Aydın’da yaşanan gelişmeler, siyasetin gündemini yeniden belirledi.
Özlem Çerçioğlu’nun CHP’den ayrılarak AKP’ye katılması, sadece bir partiden diğerine geçiş değil, demokrasi açısından da önemli bir sınavdır. Çünkü bu süreç, kimin halka güvendiğini, kimin sandıktan kaçtığını açıkça gösterecektir.
Gazeteci dostlarımızından Deniz Zeyrek’in bu meseleye dair eleştirileri, değerlendirmeleri oldu.
Elbette haklılık payı olan noktalar var. Basının süreci tartışması da kıymetlidir. Ancak biz siyasetçiler açısından asıl mesele, İçişleri Bakanlığı’nın ne yapacağı ya da iktidarın hangi prosedürü işleteceği değildir. Esas mesele, Cumhuriyet Halk Partisi’nin nasıl bir yol izleyeceğidir.
Hodri Meydan Çağrısı
Bu noktada Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in Aydın mitinginde yaptığı çıkış önemlidir. Sayın Özel, Erdoğan’a, AKP’ye ve Özlem Çerçioğlu’na dönük net bir çağrı yaptı:
“Belediye Meclis üyeleri yedekleri ile birlikte istifa etsin, Aydın halkı yeniden sandığa gitsin.”
Bugün sorulması gereken şudur:
Eğer AKP ve Özlem Çerçioğlu kendilerine güveniyorlarsa, demokrasi meydanına çıkarlar. Halkın huzuruna sandığı getirirler. Sandıktan kaçan ise halka güvenmeyen olur.
Sandıktan Kaçanın Korkusu
Bu çağrıya şimdiye kadar ne Erdoğan’dan ne de Çerçioğlu’ndan bir yanıt geldi. Suskunluk, aslında siyasal cesaret eksikliğinin göstergesidir. Çünkü sandık, iktidarın gerçek yüzünü ortaya çıkarır. Sandıktan kaçmak, milletin iradesinden korkmaktır.
Eğer güvenleri tam olsaydı, seçimden değil, halkın kararından medet umarlardı. Ama görüyoruz ki; iktidarın korkusu, halkın sandıkta söyleyeceği sözdür. İşte bu yüzden CHP’nin görevi nettir: Cesaretle halka güvenmek, sandığı istemek ve kaçan tarafı millete göstermek.
Neşet Ertaş der ki;
“Haksızlık haksızın özünden olur.”
Yasal Tartışmaların Ötesi
Konu, yasal mevzuatın dar kalıplarına sıkıştırılmamalıdır. Çünkü siyasetin özü cesarettir, halka güvenmektir. Sandığın önüne gelmesini istemek, halkı karar verici yapmaktır. Burada yapılması gereken, “yasaya takılır mı, takılmaz mı” hesabı yapmak değil, siyaseten irade göstermektir.
Erken Seçim İçin Meclis Hamlesi
Bu iradeyi yalnızca belediyeler üzerinden değil, Meclis üzerinden de göstermek mümkündür. Anayasa’ya göre 30 seçim çevresinde milletvekilliği boşaldığında, 90 gün içinde ara seçim yapılmak zorundadır. Şu an 8 sandalye boş durumda. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi, güçlü olduğu illerde 22 milletvekili arkadaşımızı istifa ettirirse, meclis ara seçim gündemine gelmek zorunda kalacaktır.
“Meclis kabul etmez” denilebilir. Ama esas olan, bu adımı atmaktır. Çünkü kabul edilse de edilmese de toplum şunu görecektir:
CHP sandıktan korkmuyor,
AKP sandıktan kaçıyor.
Siyaset İddia İşidir
Siyaset, yalnızca eleştiri ya da yorum değil, iddia koymaktır. Cumhuriyet Halk Partisi, cesur adımlar attığında halka güven verir; meydanlarda bugün on binler, yarın yüz binler olur. İktidarın en çok korktuğu tablo da budur.
Gazetecilerin eleştirilerine saygımız sonsuzdur. Ancak siyaset, öneri ortaya koymak ve toplumu tartıştırmaktır. Bizim görevimiz, iktidarın sandıktan kaçtığını göstermek, halkın iradesine sahip çıkmaktır.
Bugün yapılması gereken şudur:
- CHP yönetimi cesaretini ortaya koymalı,
- AKP’ye ve Özlem Çerçioğlu’na net bir şekilde “Hodri Meydan” demeli”
- Halka güvenilmelidir.
Çünkü şunu biliyoruz:
Sandık öz güven ve cesaret ister.
Bugün susan değil, sandığı isteyen kazanır.