İzmir’in Alsancak semtindeki Kıbrıs Şehitleri Caddesi, kadın hakları savunucularının çarpıcı bir protestosuna sahne oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu desteklemek amacıyla yapılan eylemlerde gözaltına alınanlara yönelik çıplak arama, cinsel taciz ve kötü muamele iddialarını protesto eden kadınlar, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanarak oturma eylemi gerçekleştirdi.
Eylemde yapılan açıklamada, polisin protestolarda biber gazı, plastik mermi ve coplarla sistematik şiddet uyguladığı vurgulandı.
Açıklamada şu sözlere yer verildi;
“Polisin anayasal hakkımız olan eylemler sırasında direnişçilere biber ve portakal gazı gibi kimyasal silahlarla, tomalarla, plastik mermi ve coplarla sistematik bir şekilde işkence ve şiddet uyguladığı kayıtlara geçiyor. Bir yandan eylemlerde haksız gözaltılar yapılırken, diğer yandan gözaltında şiddet, işkence ve çıplak arama uygulamaları haberleri alıyoruz. Tutuklanan arkadaşlarımızın su, temiz gıda ve temel hijyen maddelerine erişiminin engelleniyor. Yıllardır sokaklardan vazgeçmeyen ve hak mücadelesi veren bizler, polis ve devlet şiddetini çok yakından tanıyoruz. Halkın iradesini gasp etmek isteyenlere, halka işkenceyle zulmedenlere inat 19 Mart’tan bu yana sokaklardayız, direnişteyiz. Bir kez daha haykırıyoruz; baskılar bizi yıldıramaz.
Günlerdir gözaltına aldıkları arkadaşlarımıza uyguladıkları işkence haberlerini takip ediyoruz. Polisin, özellikle kadınlara ve lubunyalara çıplak arama işkencesi uyguladığını, bunun yanında sözlü ve fiziksel cinsel tacizlerde bulunduğuna yönelik ifadelere şahit oluyoruz. Bunlar, İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden, trans kadınlara yönelik şiddeti meşrulaştıran, lubunyaların varoluşuna savaş açarak, failleri cezasızlıkla ödüllendiren devletin politikalarının uzantılarıdır. Biz lubunyalar kimliklerimizden, biz kadınlar haklarımızdan vazgeçmiyoruz.
“Gözaltında işkenceyi, cinsel şiddeti kabul etmiyoruz”
Bu da yetmiyor, ‘Çıplak arama işkencedir’, ‘Gözaltında cinsel saldırıya uğrayan kadınları her gün konuşacağız’ diyerek, devlet eliyle işlenen bu suçları ifşa eden kişiler hakkında gözaltı kararı çıkıyor, haklarında soruşturma başlatılıyor, sosyal medyada fotoğrafları kullanılarak sahte hesaplar açılıyor. Avukatlar yine hukuksuzca gözaltına alınıyor. Biz, devletin bu baskı ve işkence politikalarını yıllardır Kürt kadınlara, trans kadınlara gözaltında işkence haberlerinden, kadın hakkı savunucularına karşı yürütülen asılsız karalama kampanyalardan, onur yürüyüşlerinden, Hakkari’den, Van’dan, Uşak’tan tanıyoruz. Hep haykırdık, bir kere daha haykırıyoruz, çıplak arama cinsel şiddettir, işkencedir. Gözaltında işkenceyi, cinsel şiddeti kabul etmiyoruz.
Bir ‘uygulama’ değil insan hakkı ihlalidir”
Devlet yetkililerinin ve polis güçlerinin bu eylemleri sürdürmesi ya da terör tehlikesi, salgın gibi sebepleri bahane ederek işkenceyi savunması kabul edilemez. Kamuoyunda ‘rutin uygulama’ algısı yaratılarak geçiştirilemez. İnkar etseniz de, biz gerçeği biliyoruz: Kötü muamele, cinsel şiddet tehdidi, çıplak arama bir ‘uygulama’ değil insan hakkı ihlalidir, suçtur. Biz hak savunucuları, cinsel şiddet uygulayan, çıplak arama yapan, görevi kötüye kullanan faillerin ve tüm sorumluların, emir verenlerin ve göz yumanların tespit edilip, yargılanmasını talep ediyoruz. Erkek-devlet şiddetine, irademizin, hayatlarımızın gasbına karşı sokaklarda olmaya, cinsel şiddet karşısında dayanışmaya devam edeceğiz.”