Birleşmiş Milletler (BM) desteğiyle yayımlanan yeni bir rapor, dünya genelinde son iki yılda yaşanan kuraklıkların tarihin en ciddi örneklerinden bazıları olduğunu ortaya koydu. “Sessiz bir katil” olarak nitelendirilen kuraklık, sadece çevreyi değil, ekonomileri, gıda güvenliğini ve insan yaşamını da tehdit ediyor.
Akdeniz İklim Krizinin Yeni Merkezi
Raporda Akdeniz bölgesine özel bir bölüm ayrıldı. Hava sıcaklıklarındaki artış ve yağışlardaki düşüş dikkate alındığında bölge, iklim değişikliğinin ana merkezlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Özellikle 1950’lerden bu yana kuraklığın sıklığı ve etkisi giderek artıyor. 2050 yılında bölgedeki sıcaklıkların 2-3 derece, 2100 yılında ise 3-5 derece arasında artması bekleniyor.
Türkiye Kuraklık Riski En Yüksek Ülkelerden
Türkiye, raporda ayrı bir başlık altında değerlendiriliyor. Çöl iklimine benzer koşulların oluşma olasılığı nedeniyle Türkiye, kuraklıktan etkilenme potansiyeli en yüksek ülkeler arasında gösteriliyor. Akdeniz havzasında örnek ülke olarak ele alınan üç ülke İspanya, Fas ve Türkiye.
“Türkiye yarı kurak ve toprak parçalanmaya yatkın. Ülkenin yüzde 88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya” ifadelerinin yer aldığı raporda, 2100 yılına kadar batı ve güney bölgelerde ortalama sıcaklıkların 4-5 derece artacağı, yağışların ise yüzde 30 oranında düşeceği belirtiliyor.
2019 yılında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) göre su sıkıntısı yaşayan ülkeler arasında yer alan Türkiye, 2030 itibarıyla “su fakiri” ülke kategorisine geçme riskiyle karşı karşıya. Bu, nüfusun ve tarım alanlarının yüzde 80’inin yalnızca beş yıl içinde kuraklık tehdidiyle yüzleşeceği anlamına geliyor.
Su Kaynakları Kritik Düzeyde
Rapora göre Türkiye’deki su kaynaklarının yüzde 75’i tarımda kullanılıyor. 2022 yılındaki aşırı kurak mevsimlerin ardından 2023’te ciddi bir kuraklık yaşandığı, bu durumun tarımsal üretimde hâlâ hissedildiği vurgulanıyor.
Özellikle 2025 yılının Ocak ayı, son 24 yılın en kurak Ocak ayı olarak kaydedildi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ortalama yağışın sadece yüzde 6’sını alırken diğer bölgelerde bu oran yüzde 30’un altına düştü.
Rapor, “Su kaynaklarının kullanımı ve hatta farklı kaynaklara yönelme konusunda ülkede ciddi yatırımlar yapılması gerektiği” uyarısında bulunuyor.
Küresel Ölçekte Kuraklık Krizi
“Kuraklık sadece bir hava olayı değil; sosyal, ekonomik ve çevresel buhranlara da yol açabiliyor” diyen Dr. Kelly Helm Smith, dünyanın dört bir yanındaki etkileri gözler önüne seriyor.
2023-2025 arasında kuraklıktan en çok etkilenen bölgeler arasında Afrika, Akdeniz, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya yer alıyor. Özellikle El Niño olayının da etkisiyle, küresel hava sistemleri altüst olmuş durumda.
Kenya, Etiyopya ve Somali’de 2023’te yaşanan kuraklık, Afrika Boynuzu’nu son 70 yılın en kötü kuraklığıyla baş başa bıraktı. Somali’de 2022 yılında yaklaşık 43 bin kişi kuraklığa bağlı kıtlık nedeniyle hayatını kaybetti.
Botsvana’da su aygırları kuru nehir yataklarında mahsur kalırken, Zimbabve ve Namibya’da aşırı otlatmayı önlemek ve halkı beslemek amacıyla filler öldürüldü.
Kadınlar ve Çocuklar Daha Savunmasız
Kuraklığın en savunmasız gruplar üzerindeki etkileri de dikkat çekici. Raporda, “Bu yavaş ilerleyen küresel bir felaket ve şimdiye kadar gördüklerimin en kötüsü” diyen Dr. Mark Svoboda’nın görüşlerine yer veriliyor.
Doğu Afrika’da başlık parası karşılığında yapılan zorla evliliklerin kuraklık dönemlerinde iki katına çıktığı, ailelerin çocuklarını okuldan alarak erken evliliğe zorladığı bildiriliyor. Rapora göre, “Okuldan alınan ve evliliğe zorlanan kızlar, karanlığa gömülen hastaneler ve kirli su bulmak için kuru nehir yataklarında çukur kazan aileler… Bunlar ciddi birer kriz işareti.”
Ekonomik Etkiler Ticaret de Tehlikede
Kuraklık, sadece kırsal alanları değil, küresel ekonomiyi de tehdit ediyor. Ekim 2023 – Ocak 2024 arasında Panama Kanalı’ndaki düşük su seviyesi nedeniyle günlük gemi geçişleri 38’den 24’e indirildi. İspanya’da zeytin hasadı yarı yarıya azaldı. Amazon havzasında ise düşük su seviyeleri, nesli tükenmekte olan balık ve yunus türlerini riske attı.
“Yeni Normale” Hazır mıyız?
Rapora göre, bu krizin yeniden yaşanması an meselesi. Önemli olan, bir dahaki sefere “daha hazırlıklı” olup olunmayacağı. Yazarlar hükümetlere erken uyarı sistemleri ve uzun vadeli iklim planları dahil çeşitli önlemler almaları gerektiğini hatırlatıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) desteğiyle yayımlanan yeni bir rapor, dünya genelinde son iki yılda yaşanan kuraklıkların tarihin en ciddi örneklerinden bazıları olduğunu ortaya koydu. “Sessiz bir katil” olarak nitelendirilen kuraklık, sadece çevreyi değil, ekonomileri, gıda güvenliğini ve insan yaşamını da tehdit ediyor.
Akdeniz İklim Krizinin Yeni Merkezi
Raporda Akdeniz bölgesine özel bir bölüm ayrıldı. Hava sıcaklıklarındaki artış ve yağışlardaki düşüş dikkate alındığında bölge, iklim değişikliğinin ana merkezlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Özellikle 1950’lerden bu yana kuraklığın sıklığı ve etkisi giderek artıyor. 2050 yılında bölgedeki sıcaklıkların 2-3 derece, 2100 yılında ise 3-5 derece arasında artması bekleniyor.
Türkiye Kuraklık Riski En Yüksek Ülkelerden
Türkiye, raporda ayrı bir başlık altında değerlendiriliyor. Çöl iklimine benzer koşulların oluşma olasılığı nedeniyle Türkiye, kuraklıktan etkilenme potansiyeli en yüksek ülkeler arasında gösteriliyor. Akdeniz havzasında örnek ülke olarak ele alınan üç ülke İspanya, Fas ve Türkiye.
“Türkiye yarı kurak ve toprak parçalanmaya yatkın. Ülkenin yüzde 88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya” ifadelerinin yer aldığı raporda, 2100 yılına kadar batı ve güney bölgelerde ortalama sıcaklıkların 4-5 derece artacağı, yağışların ise yüzde 30 oranında düşeceği belirtiliyor.
2019 yılında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) göre su sıkıntısı yaşayan ülkeler arasında yer alan Türkiye, 2030 itibarıyla “su fakiri” ülke kategorisine geçme riskiyle karşı karşıya. Bu, nüfusun ve tarım alanlarının yüzde 80’inin yalnızca beş yıl içinde kuraklık tehdidiyle yüzleşeceği anlamına geliyor.
Tarım Alarm Veriyor Su Kaynakları Kritik Düzeyde
Rapora göre Türkiye’deki su kaynaklarının yüzde 75’i tarımda kullanılıyor. 2022 yılındaki aşırı kurak mevsimlerin ardından 2023’te ciddi bir kuraklık yaşandığı, bu durumun tarımsal üretimde hâlâ hissedildiği vurgulanıyor.
Özellikle 2025 yılının Ocak ayı, son 24 yılın en kurak Ocak ayı olarak kaydedildi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ortalama yağışın sadece yüzde 6’sını alırken diğer bölgelerde bu oran yüzde 30’un altına düştü.
Rapor, “Su kaynaklarının kullanımı ve hatta farklı kaynaklara yönelme konusunda ülkede ciddi yatırımlar yapılması gerektiği” uyarısında bulunuyor.
Küresel Ölçekte Kuraklık Krizi
“Kuraklık sadece bir hava olayı değil; sosyal, ekonomik ve çevresel buhranlara da yol açabiliyor” diyen Dr. Kelly Helm Smith, dünyanın dört bir yanındaki etkileri gözler önüne seriyor.
2023-2025 arasında kuraklıktan en çok etkilenen bölgeler arasında Afrika, Akdeniz, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya yer alıyor. Özellikle El Niño olayının da etkisiyle, küresel hava sistemleri altüst olmuş durumda.
Kenya, Etiyopya ve Somali’de 2023’te yaşanan kuraklık, Afrika Boynuzu’nu son 70 yılın en kötü kuraklığıyla baş başa bıraktı. Somali’de 2022 yılında yaklaşık 43 bin kişi kuraklığa bağlı kıtlık nedeniyle hayatını kaybetti.
Botsvana’da su aygırları kuru nehir yataklarında mahsur kalırken, Zimbabve ve Namibya’da aşırı otlatmayı önlemek ve halkı beslemek amacıyla filler öldürüldü.
Kadınlar ve Çocuklar Daha Savunmasız
Kuraklığın en savunmasız gruplar üzerindeki etkileri de dikkat çekici. Raporda, “Bu yavaş ilerleyen küresel bir felaket ve şimdiye kadar gördüklerimin en kötüsü” diyen Dr. Mark Svoboda’nın görüşlerine yer veriliyor.
Doğu Afrika’da başlık parası karşılığında yapılan zorla evliliklerin kuraklık dönemlerinde iki katına çıktığı, ailelerin çocuklarını okuldan alarak erken evliliğe zorladığı bildiriliyor. Rapora göre, “Okuldan alınan ve evliliğe zorlanan kızlar, karanlığa gömülen hastaneler ve kirli su bulmak için kuru nehir yataklarında çukur kazan aileler… Bunlar ciddi birer kriz işareti.”
Ticaret de Tehlikede
Kuraklık, sadece kırsal alanları değil, küresel ekonomiyi de tehdit ediyor. Ekim 2023 – Ocak 2024 arasında Panama Kanalı’ndaki düşük su seviyesi nedeniyle günlük gemi geçişleri 38’den 24’e indirildi. İspanya’da zeytin hasadı yarı yarıya azaldı. Amazon havzasında ise düşük su seviyeleri, nesli tükenmekte olan balık ve yunus türlerini riske attı.
“Yeni Normale” Hazır mıyız?
Rapora göre, bu krizin yeniden yaşanması an meselesi. Önemli olan, bir dahaki sefere “daha hazırlıklı” olup olunmayacağı. Hükümetlerin erken uyarı sistemleri ve uzun vadeli iklim planları dahil çeşitli önlemler almaları gerektiği hatırlatılıyor.
“Bu rapor kuraklığın yaşamları, geçim kaynaklarını ve hepimizin bağımlı olduğu ekosistemlerin sağlığını nasıl etkilediğinin sistematik olarak izlenmesi gerektiğinin altını çiziyor.”