Politik Araştırmalar Merkezi’nin analizine göre, Türkiye’nin dış politikasında yaşanan yön arayışı giderek daha belirgin hale geliyor. Küresel sistemin çok kutuplu yapıya evrilmesi, Ankara’nın Batı ittifakıyla kurduğu ilişkileri yeniden tanımlama ihtiyacını da beraberinde getiriyor.
Bu bağlamda, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türkgün Gazetesi’ne verdiği röportajda dile getirdiği “Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) İttifakı” önerisi, yalnızca bir dış politika çıkışı değil; Türkiye’nin stratejik yönelimine dair yeni bir tartışma başlığı yarattı.
Bahçeli röportajında, “MHP, dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı en uygun seçenek olarak Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil ‘TRÇ’ ittifakının inşa edilmesini önermektedir” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, hem kamuoyunda hem de diplomatik çevrelerde geniş yankı uyandırdı.
Siyasi Arka Plan: NATO ile Denge Arayışı
Analize göre, Bahçeli’nin önerisi, ABD üzerinden Türkiye’ye yönelen baskılara karşı Rusya ve Çin ile geliştirilebilecek çok katmanlı ilişkilerle bir denge oluşturma arayışı olarak yorumlanabilir.
Ancak bu önerinin inandırıcılığı, söylemdeki tutarlılık ve süreklilikle doğrudan ilişkilidir.
Bahçeli’nin üç gün arayla yaptığı açıklamalar, bu noktada stratejik bir vizyondan çok anlık politik refleksleri çağrıştırıyor. İlk açıklamasında NATO’yu sorgulayan bir çizgi izleyen Bahçeli, ikinci gün “TRÇ’nin askeri bir blok olmadığını” ve “NATO yükümlülükleriyle çelişmemesi gerektiğini” vurguladı. Üçüncü gün ise “Türkiye’nin Batı’dan vazgeçmeden Doğu ile iş birliği geliştirilmeli” diyerek söylemini yumuşattı.
Politik Araştırmalar Merkezi’nin yorumuna göre bu üç aşamalı söylem, “denge diplomasisi” arayışının göstergesi olmakla birlikte, iç politik dengeleri gözeten taktiksel bir manevra özelliği taşıyor.
Tarihsel Arka Plan: 2000’lerin “Avrasya” Tartışmalarına Dönüş
Analizde, Bahçeli’nin bu önerisinin, 2000’li yıllarda dönemin MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın benzer bir “Avrasya ittifakı” önerisini hatırlattığı da vurgulanıyor.
Ancak o dönemde olduğu gibi bugün de böyle bir bloklaşmanın somut adımlarla desteklenmediği, söylemsel düzeyde kaldığı belirtiliyor.
Politik ve Jeopolitik Değerlendirme
Politik Araştırmalar Merkezi’nin raporuna göre, Bahçeli’nin çıkışı ilk bakışta Batı merkezli güvenlik mimarisine meydan okuma gibi görünse de, gerçekte bu açıklama “Batı’ya koşullu bağlılık” mesajı içeren stratejik bir pazarlık hamlesi olarak okunabilir.
Bu durum, Türkiye’nin NATO ile kurduğu stratejik bağımlılık ile ulusal otonomi arayışı arasındaki çelişkiyi de görünür kılmaktadır.
“TRÇ” önerisi, bu yönüyle, Türkiye’nin küresel güç dengelerinde “vazgeçilmez aktör” konumunu hatırlatan bir jeopolitik uyarı niteliği taşımaktadır.
Yeni Bir Denge Diplomasisinin İşareti
Sonuç olarak, analizde “TRÇ ittifakı” önerisinin kısa vadede somut bir bloklaşmaya dönüşmesinin beklenmediği, ancak uzun vadede Türkiye’nin çok kutuplu diplomasi vizyonunu güçlendiren bir söylem aracı olarak değerlendirilebileceği vurgulanıyor.
Bahçeli’nin açıklamaları, Türkiye’nin yalnızca NATO üyesi değil, aynı zamanda Avrasya ekseninde de etkin bir aktörolabileceği mesajını içeriyor.
Ayrıca analiz Bahçeli’nin bu çıkışını son dönemde gündeme getirdiği Abdullah Öcalan ve PKK açılımı tartışmalarıyla birlikte ele almanın anlamlı olduğunu belirterek, her iki çıkışın da Türkiye’nin iç ve dış politikasında yeni bir stratejik yön arayışının parçası olduğunu ifade ediyor.
Kaynak; POLİTEİA// DEVLET BAHÇELİ’NİN TRÇ (Türkiye & Rusya & Çin) AÇIKLAMASI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME