10-16 Mayıs Engelliler Haftası, Türkiye genelinde etkinliklerle anılırken, Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) Genel Merkezi ve şubeleri bugün Taksim’de bir araya gelerek güçlü bir basın açıklamasında bulundu. “Siyaset engellileri tümüyle gözden çıkardı!” başlığıyla yapılan açıklamada, afet yönetimi, kamu desteği, sağlık hizmetleri ve toplumsal erişim alanlarındaki büyük yetersizliklere dikkat çekildi. Dernek, haftanın anlam ve önemine uygun olarak engellilerin sesine kulak verilmesi çağrısında bulundu.
Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) Genel Merkezi ve şubelerinin katılımıyla bugün Taksim’de gerçekleştirilen basın açıklamasında, engellilerin yaşadığı derin sorunlar kamuoyuna duyuruldu.

“Depremler Engellileri En Çok Vuran Afetler Arasında”
TSD’nin 1778 engelliyle gerçekleştirdiği araştırmaya göre, katılımcıların %91,9’u afet anında yönlendirilecekleri alanlara erişimlerinin olmadığını belirtirken, %45,2’si ise acil durumlara karşı hazırlıksız olduklarını ifade etti. Dernek yetkilileri, özellikle İstanbul ve Marmara bölgesinde yaklaşmakta olan büyük depremin yaratacağı yıkımın, engelli bireyler açısından çok daha yıkıcı olacağına dikkat çekti.

“Engelliler, Sistematik Şekilde Hayattan Dışlanıyor”
Basın açıklamasında Türkiye’de engellilerin yetersizlikler, ihmaller ve hatalı tedaviler sonucu her geçen gün daha da büyüyen bir mağduriyet yaşadığı vurgulandı. Trafik kazaları, iş kazaları, afetler ve tedavi hatalarının yeni engellilik durumlarını ortaya çıkardığı belirtilerek, mevcut engellilerin ise siyaset eliyle yaşamdan dışlandığı ifade edildi.
Özellikle engelli raporlarının verilmesine dair yönetmelik değişiklikleriyle, bireylerin haklarından sistematik şekilde mahrum bırakıldığına dikkat çekildi. Ayrıca, kamu istihdamındaki kotaların uygulanmaması, sağlıkta destek cihazlarına erişimin piyasa koşullarına bırakılması, yollar ve toplu ulaşım sistemlerinin erişilebilir olmaması gibi çok sayıda yapısal sorun örneklendi.
“Devlet Desteği Giderek Daraltılıyor, Emeklilik Hakları İptal Ediliyor”
TSD açıklamasında, engellilere yönelik sosyal yardımların da gelir testi gibi bürokratik gerekçelerle kısıtlandığı, yıllardır değiştirilmemiş destek miktarlarının bugün fiilen hiçbir anlam ifade etmediği vurgulandı. Ayrıca, yıllarını çalışarak geçirmiş çok sayıda engellinin emeklilik haklarının iptal edilmesi ya da zorlaştırılması da ciddi tepki topladı.
Dernek yetkilileri, kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen “suistimal” iddialarına da değinerek, bu söylemlerin engellilerin tümünü mağdur eden bir politika aracına dönüştüğünü belirtti.

“Engelliler İçin İnsan Onuruna Yaraşır Bir Yaşam Şart”
Basın açıklamasının sonunda ise şu çağrıya yer verildi:
“Engelliler için insan onuruna yaraşır, eşit ve erişilebilir bir dünya bizler için de gelecektir. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nde dönüşen ‘insana yaraşır yaşam’ için gereken adımlar mutlaka atılmalı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yaraşır şekilde bu haklar kağıt üstünden çıkarılıp hayata geçirilmelidir.”
TSD tarafından yapılan basın açıklamasının tamamı şu şekilde;
SİYASET ENGELLİLERİ TÜMÜYLE GÖZDEN ÇIKARDI
Türkiye, 23 Nisan’da bir kez daha deprem gerçeği ile yüzleşti. Ülkemizin en yoğun nüfusunun bulunduğu İstanbul ve Marmara bölgesi giderek yaklaşan büyük depremin öncü sarsıntılarının sonuçlarıyla karşılaştı. TSD’nin 1778 engellinin katılımıyla Türkiye genelinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre engellilerin %91,9’u afet durumunda yönlendirilecekleri toplanma ve geçici barınma alanlarının kendileri için erişilebilir olmadığını, %45,2’si ise afet ve acil durumlara karşı hazırlıklı olmadıklarını ve endişeli olduklarını belirtiyor. Afet bölgesi olan ülkemizde engellilerin yaşama hakkı şansa ve tesadüflere bırakılıyor.
Türkiye’de engelliler giderek daha da kötüleşen koşullar, sürekli daraltılan haklarla tümüyle gözden çıkarılmış bir toplum kesimini oluşturmaktadır. Aynı süreçte yetersizlikler, ihmaller, yanlışlar sonucunda ülke nüfusumuza sürekli yeni engelliler katılmaktadır. Üzücü olan ise bunların en büyük etkeni ise trafik kazaları, iş kazaları, depremler, yetersiz ve hatalı tedaviler başta olmak üzere tümüyle engellenebilir, önlenebilir olaylardır.
Bütün bunlar yaşanırken, siyaset çözüm üretmek yerine engelliyi bir maliyet unsuru olarak görüp var olan her türlü kamu kaynağını, her türlü hakları kısıtlama yoluna gitmektedir. Son yıllarda giderek artan bu eğilimin sonucunda yitirdiklerimizi sıralamak bu basın açıklamasının sınırlarının çok ötesine çıkacaktır. Kısaca özetlemek, başlıklarını sıralamak bile bizlerin boğazının nasıl sıkıldığını göstermeye yeterlidir.
- Engelli raporlarının verilmesine yönelik yönetmelikte sürekli yapılan değişiklikle, Yasa’da temel alınması uluslararası standartlardan uzaklaştırılmaktadır. Engelliler kağıt üzerinde engelli olmaktan çıkarılmakta, onlara ait birçok destek kesilmektedir.
- Gerek İş Yasasında gerekse Devlet Memurları Yasasında belirlenen kotalara uygun engelli istihdamı sağlanmamakta, 2022 sayılı Yasa kapsamında çalışamayan, çalışamayacak engellilere verilen devlet desteği ise aile geliri hesabıyla uygulanmamaktadır. Bu da engellinin destek almasını engellemektedir.
- Sağlık Uygulama Tebliği ile bir taraftan erişilebilen ilaç sayıları azaltılmaktadır. Diğer taraftan engellinin yaşamını sürdürmesi için zorunlu olan ortez, protez, tekerlekli sandalye, akülü tekerlekli sandalye, işitme cihazı, sonda, kolostomi, ülostomi gibi yardımcı tıbbi malzemeleri alımı desteklenmemektedir. Bu cihazların piyasa fiyatları kur ve enflasyon artışları nedeniyle uçup giderken, verilen destek tutarları uzun yıllardır değiştirilmemekte, engellinin ödemek zorunda kaldığı miktar ödenemez düzeye çıkmaktadır.
- Yollardan, kaldırımlardan başlayarak toplu ulaşım sistemlerinde engellileri destekleyecek, ulaşım kolaylaştıracak araçların alt yapılara oturtulması yapılmamaktadır. Toplu ulaşım araçlarının engellilerin içeri dönüşümüne ilişkin yasa maddesine entegre edilmesine rağmen bağlamış şekilde her süre bitiminde uzatılmaktadır. Toplu ulaşımda engellilere yönelik sesli seçenek bırakılmamakta; önde tutsa kalkmak zorunda kendi olanaklarıyla araç dışına ulaşmakta olan yaşlı ve engelliler çıkarılmaktadır. Engellinin sürdürülebilir yaşam koşulları arttırılacak, artmak şöyle dursun destek ise kısıtlanmaktadır. Dolayısıyla engelli için artık evde oturma dışında başka seçenek bırakılmamaktadır.
Tüm bu sayılanlara ek olarak emeklilikte de koşullar sürekli değiştirilerek, zorlaştırılmakta ve emeklilik hakları ellerinden alınmaktadır. Birçok engelli emeklinin kazanılmış emekliliği iptal edilmektedir.
Ayrıca “suistimaller yüzünden engellemek” ile izah etmeye çalışanlar; bu suistimallerin ana kaynağının denetimsizlik olduğunu gizlemeye çalışmaktadır. Aslında bu konuya ilgili kamu yönetimlerinin alanına girmemeyi ve/veya dâhilile olmamayı bilir. Siyaset doğrudan kendi kadrolarının dahi olduğu suistimallerin önünü almadığı gibi engellilerin üzerine yıkmaktadır. Bunları yapanları değil, engellilerin tümünü mağdur etmektedir.
Engelliler için insan onuruna yaraşır, eşit ve erişilebilir bir dünya bizler içinde gelecektir. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nde dönüşen “insana yaraşır” yaşam için gereken adımlar mutlaka atılmalı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yaraşır bir şekilde haklar kağıt üstünden çıkartılıp hayata geçirilmelidir.
