Bu siteyi kullanarak Gizlilik Sözleşmesi ve Bilgi Güvenliği Politikası'nı onaylamış olursunuz.
Kabul Et
Sahi GündemSahi GündemSahi Gündem
Bildiri
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Okuma: Şimdi Daha Çok Demokrasi, Daha Çok Özgürlük, Daha Çok Adalet, Daha Çok Ekmek Zamanı…
Paylaş
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
Sahi GündemSahi Gündem
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Ara
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Mevcut bir hesabınız var mı? Giriş Yap
Bizi Takip Edin
Yazarlar

Şimdi Daha Çok Demokrasi, Daha Çok Özgürlük, Daha Çok Adalet, Daha Çok Ekmek Zamanı…

Son güncelleme: 12/05/2025 22:07
Mehmet Bekaroğlu
Yayımlandı 12/05/2025
Paylaş
Paylaş

PKK’nın beklenen kongresi 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde yapıldı. Kongre Divanı’nın açıklamasına göre PKK, silahlı mücadele yöntemini sonlandırma ve fesih kararı almıştır. Kongre Divanı’nın yaptığı açıklamada dünya kadar ayrıntı var; tarihi bilgiler, yorumlar, talepler elbette önemli ama bunlara kimsenin kafasını takmaması gerekir çünkü bunların hemen tamamı geçmişle ilgilidir. Zaten kimse “PKK ‘terör örgütü’ değildir” demiyor ki! Önemli olan, PKK’nın silahlı mücadele ile alınacak bir yol olmadığını, artık demokratik siyaset yöntemini benimsediklerini belirtmesidir.
Evet, 40 yılı aşkın bir süreden beri devam eden şiddet/terör dönemi bitmiştir. Bundan böyle Kürt meselesine çözüm, demokratik/barışçıl yöntemlerle aranacaktır. Hiç kuşku yok ki bu tarihi bir olaydır.


Elbette bir anda her taraf güllük gülistanlık olmayacak. Bu işin ‘gerekenleri’ var ve bu gerekenler de bir günde, akşamdan sabaha karşılanamaz. Fesih ve silah bırakma kararının hayata geçmesi, yani silahların teslimi, Öcalan ve PKK kadrolarının durumu ve benzer konularda yapılacak yasal ve teknik çalışmalar yoğun mesai gerektirmektedir.

Böyle bir kararın verilmiş olması, daha da önemlisi karşılıklı olarak silahlarla yapılacak bir işin kalmadığına dair böylesine güçlü bir iradenin ortaya konulmuş olması, bu yoğun çalışmaları kolaylaştıracaktır.


Elbette işi zorlaştıracak konular da var. Bu konuların en önemlisi; ‘barışa evet ama…’cıların ayak diremesi olacaktır. ‘Barışa evet ama’ cephesi çok geniştir; herkesin düşüncesi, teklifi, endişesi önemlidir ve bunların tamamı dikkate alınmalıdır.


Bundan sonra ne olacak? En çok sorulan soru bu; itirazlar, endişeler, tahminler hep bu sorudan sonra geliyor. Ben bu yazıda bu sorulara verilebilecek cevapların birini ele alacağım.


Ama bu cevaptan önce, daha önce başkaları tarafından da ifade edilmiş olan önemli bir tespitle başlayayım. Şunu bir daha ifade etmek gerekir: devam eden ‘çözüm süreci’ önceki(ler)den farklıdır. Daha önce yapılan çalışmalar müzakerelere dayanıyordu; taraflar önce kolaylaştırıcılar aracılığıyla, sonra yüz yüze görüşerek sorunları konuşuyorlar ve ne yapılınca ne olacak, bir taraf neyi yapınca diğeri karşılığında ne yapacağını konuşuyorlardı. Yani bir pazarlık, al-ver çalışmasıydı yapılanlar. Bugün böyle bir şey yok, en azından silahlar susana kadar yok. Daha sonra, elbette başta TBMM zemininde olmak üzere konular değişik platformlarda değişik şekillerde konuşulacak.


Demem o ki, bu süreci diğerlerinden ayıran ve üstün/kıymetli kılan en temel karakteri, çalışmaların silahların gölgesinde yapılmayacağıdır.


Öyle sanıyorum ki Hükümet ve TBMM, yine silahların gölgesi olmadan önce düşüncenin, düşündüklerini konuşma ve diğer demokratik yollarla ifade etmenin önündeki engelleri kaldıracaktır. Bu cümle, “Silahlar bırakılıyor da karşılığında ne yapılıyor, bu nasıl bir süreç?” diye soranlar için yazdım. Sonuç alınacak bir çözüm sürecinin olabilmesi için silahların aradan çıkması gerekiyor çünkü silahların olduğu yerde konuşmalar duyulmaz; kimse düşündüğünü tam olarak ifade edemez, karşısındakinin söylediklerini de duymaz.


Bugüne kadar ifade özgürlüğü talebinin karşısına çıkarılan en başta gelen engel, “Şiddet var, terör var, ülkeyi bölmek isteyenler var” cümlesi oluyordu.


İşte bu sürecin öncekilerden farkını anlatırken bundan sonra olacakların birini, hatta olacakların en önemlisini de söylemiş oldum.


Daha bugün Rize’de neredeyse yakama yapışan bir şehit babasına verdiğim cevapla başlayayım diğer olacakları sıralamaya. “Kardeşim,” dedim boynuna sarılarak dostuma, “Evladını verdin, biliyorum için yanıyor, her gün Karadeniz Sahil Yolu’na inip oğlunun ismini okuyorsun. Peki, daha kaç evladın ismini yazacağız, kaç üst geçit daha yapacağız, daha kaç baba yansın, daha kaç anne, çocuk yansın?”


Gelenler biliyordur, Sarp Sınır Kapısı’ndan başlayıp Samsun’a kadar Karadeniz Sahil Yolu’nda beş on kilometre arayla bir üst geçit var ve hepsine bir şehit adı verilmiştir.


Aslında “Bundan sonra ne olacak?” sorusuna bu cevap bile yeter. Çünkü bu cevap, sıralayacağım cevapların tamamını onlarca kere tartar. Artık Türk ve Kürt gençleri ölmeyecek, anneler ağlamayacak, babalar yanmayacak, çocuklar yetim büyümeyecek. Bundan daha kıymetli ne var?


Bundan sonra çok şey olacak; hepsini saymak mümkün değil. Ben en önemlilerini, en belirleyici olanları sayıyorum. Bir engel yok oluyor, bir bahane ortadan kalkıyor. Bugüne kadar kaç kuşak bu engele kaç kez çarpıp durdu, durduruldu, talepleri, daha insanca yaşamaya dair beklentileri engellendi?


Hani ‘demokrasi’ taleplerimiz var ya, hani kendimizi ‘demokrasi güçleri’ olarak adlandırıyoruz; daha çok, daha ileri demokrasi, daha çok özgürlük dediğimizde neyi çıkarıyorlar karşımıza? “Güvenlik sorunumuz var, terör var, bölücülük var” denmiyor mu?


“Bu mülakat haksızlıklara, kayırmacılığa neden oluyor, hak edenler eleniyor, bunu kaldıralım” dediğimizde yine ‘güvenlik, terör, bölücülük’ engeli çıkarmıyorlar mı karşımıza?


“Seçimle gelen seçimle gider, belediye başkanlarını mahkeme kararı bile olmadan görevden almak ne demek? Belediye başkanı ancak mahkeme kararı ile görevden alınır ve yerine yeni başkan meclis üyeleri tarafından seçilir. Kayyım atamak ne demek?” dediğimizde yine ‘güvenlik, terör, bölücülük’ bahanesi çıkarmıyorlar mı karşımıza?
Yıllardır attığımız her adım ‘terör’ parantezine alınmıyor mu? “Böyle bir terörle mücadele kanunu ile demokrasi olmaz, bu antidemokratik kanunu değiştirelim” dediğimizde yine karşımıza ‘PKK, terör, bölücülük’ engellerini çıkarmıyorlar mı?
Meydanlarımızı, yollarımızı kapatmıyorlar mı, sokağa çıkan herkesi gözaltına alıp tutuklamıyorlar mı? “Böyle bir Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu ile demokrasi olmaz, bunu değiştirelim” dediğimiz zaman yine terör bahanesini ileri sürmüyorlar mı?


Bu listeyi uzattıkça uzatabiliriz.


“Bütçeden eğitime, sağlığa ayrılan paylar çok az, bunları gelişmiş ülkeler seviyesine çıkaralım” dediğimizde “Terörle mücadele var, daha çok uçak lazım, İHA, SİHA lazım” diye kaşlarını çatmıyorlar mı?


“Bu asgari ücret, bu emekli maaşı, bu işçi memur zamları ile geçim olmaz. İnsan gibi yaşamayı mümkün kılacak bir ücret düzenlemesi yapalım” dediğimizde yine “Kaynak yok, terörle mücadeleye çok para gidiyor” demiyorlar mı?
“Hayvan sayımız azaldı, gıda güvenliğimiz tehlikede, yaylalarımız, meralarımız boş, bırakın insanlar yaylalara çıksın” dediğimizde “Ama terör var” demiyorlar mı?


Türkiye’deki demokrasi açığının tek gerekçesi ‘terör’ değil mi?
Yine Türkiye’deki adalet açığının tek bahanesi ‘terör’ değil mi?
Ekmeğimizin küçük olmasını, maaşımızın az olmasını ‘teröre’ bağlamıyorlar mı?
Ülkedeki kalite, seviye, vicdan, insanlık, insaf… açığının gerekçesi hep ‘terör’ değil mi?
Bütün bunların bahanesi bitiyor. Bu elbette tarihi bir olaydır.
Peki, daha daha sonra ne olacak, Türkiye ne zaman Cennet olacak? Hemen söyleyeyim: yeryüzünde Cennet yok, Türkiye hiçbir zaman Cennet olmayacak.


Daha sonra ne olacağına gelince, bu bize bağlı. Özellikle Türkiye siyaseti ile ilgili bir konu Türkiye’de daha sonra neler olacağı.


Ama şunu çok rahat söyleyebiliriz: bu gün itibarıyla Türkiye’de iyi şeylerin olmasının önündeki büyük bir engel, terör bahanesi ortadan kalkmış oluyor.

Unutmayalım: iyi şeyler ancak terörsüz, şiddetsiz, silahsız bir ortamda mümkün. İyi şeyler olacak ülkemizde; insanımız daha demokratik bir ülkede, daha iyi şartlarda yaşayacak.

Ayrıca Şunları da Beğenebilirsiniz

CHP’de Olağanüstü Kurultay Öncesi İlk Aday: Ümit Uysal

Gençlerin sesinden rahatsız oluyorlar 

AKP’nin Eğitim Çıkmazı

CUMHURİYET HALK PARTİSİ 21. OLAĞANÜSTÜ KURULTAYI NOTLARI: ‘’ÖTEKİNİ KOVMAK’’

Türkiye İmamoğlu’nu Konuşuyor: Sokaklar Hareketlendi, Ekonomi Sarsıldı, Siyaset Kaynıyor!

ETİKETLENDİ:barış sürecikongrePKKpolitikaterör örgütü
Bu Yazıyı Paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp
Bir Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HABERLER

Manisa, Başkan Ferdi Zeyrek’e Gözyaşlarıyla Veda Etti

Sahi Gündem
Sahi Gündem
10/06/2025
Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek Hayatını Kaybetti: Elektrik Kazası Türkiye’yi Yasa Boğdu
Eğitimde Çöküş Devam Ediyor!
Garip Dede Dergâhı’ndan Toplumsal Barış Çağrısı: “Bu Toprakların Umudu Birliktir”
Mehmet Bekaroğlu’ndan Barış Süreci Yorumu: “Bu Bir Pazarlık Süreci Değil, Ön Şartsız Silah Bırakmadır”
Önceki Sonraki

BİZİ TAKİP EDİN

FacebookBeğeni
XTakip
InstagramTakip
YoutubeAbone

YAZARLAR

Mehmet Bekaroğlu
Yıldırım Kaya
Mehtap Yücel
Zeki Kılıçaslan
Yıldırım Öztürk

Kategoriler

  • Yazarlar
  • Haber
  • Siyaset
  • Emek/Sendika
  • Dünya
  • Ekonomi

SAHİ

2025 © Her Hakkı Mahfuzdur.

Bize Yazın

Herhangi bir konu hakkında bize yazabilirsiniz.

bilgi@sahigundem.com

© Sahi Gündem. Tüm Hakları Saklıdır.
Tekrar Hoşgeldin!

Hesabınıza giriş yapın

Kullanıcı Adı veya E-posta
Şifre

Şifreni mi unuttun?