“Bu direniş lise öğrencileri mezunlar ve öğrenci velilerinin milli eğitim sisteminin bozulmasına karşı bir duruştur. Bu dalga dalga Türkiye’yi sardı.”
27. Dönem CHP Ankara Milletvekili ve Eğitim Sen Kurucu Genel Başkanı Yıldırım Kaya ile proje okullarıyla ilgili öğretmenler ve öğrencilerin sorunu neler? Talepler ve eylemlerin altında yatan etkenler hakkında Sahi Gündem olarak söyleşide bulunduk.
Geçmişten bugüne Proje Okulları Uygulaması
Proje okulları ilk olarak 2014 yılında, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, “başarıyı teşvik etmek ve nitelikli eğitim modelleri geliştirmek” amacıyla tanımlandı. Başlangıçta bazı köklü liselere bu statü verilerek yeni projeler geliştirmeleri, üniversitelerle iş birliği yapmaları ve eğitimde örnek olmaları beklendi. Ancak bu hedeflerin arkasına gizlenmiş başka amaçlar vardı. Bu amaçların başında Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarının içini boşaltmak, eğitimde kadrolaşmanın önünü açmak geliyor.
2016 yılında yayımlanan bir yönetmelikle proje okullarına öğretmen ve yönetici atama yetkisi doğrudan Millî Eğitim Bakanı’na bırakıldı. Bu düzenlemeyle birlikte sınav, kıdem ve hizmet puanı gibi objektif kriterler devre dışı bırakıldı. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası oluşan siyasal atmosferde, proje okulları eliyle eğitimde adım adım bir kadrolaşma mekanizması kuruldu.
O günden bugüne proje okulu sayısı sürekli arttı. Başta İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi, Ankara Fen Lisesi gibi köklü okullar bu kapsama alındı. Bu okullarda görev yapan deneyimli öğretmenlerin görev yerleri değiştirildi, okul kültürleri parçalandı. Veliler, öğrenciler ve mezunların tüm itirazlarına rağmen uygulamadan geri adım atılmadı.
İmam Hatip Okulları da proje kapsamına alındı. Diğer okulların aksine buradaki amaç, öğrencilerin ve velilerin İmam Hatip Okullarını tercih etmelerini sağlamaktı. Burada bir çifte standart, kayırmacılık olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz.
Bugün geldiğimiz noktada proje okulları, artık bir başarı modeli değil, eğitimde eşitsizliğin ve keyfiyetin simgesi haline gelmiştir. Bakanlığın bu uygulamayı istismar ederek okulları denetim dışı, liyakat dışı alanlara dönüştürmesi kabul edilemez. Eğitim sistemi kişilerin değil, kamunun ortak vicdanına dayanmak zorundadır. Bu nedenle proje okulu uygulamasına bir an önce son verilmesi, eğitimde adaletin yeniden tesisi için zorunludur.

1) Proje okulları ne anlama geliyor?
Çok açık ve net: Proje okulları, Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarının içini boşaltmak anlamına geliyor. Cumhuriyetle hesaplaşmanın bir başka boyutu ile karşı karşıyayız. Köklü eğitim kurumlarının Cumhuriyet ile olan bağını koparmak anlamına geliyor. Bunun örneklerini daha önce üniversitelerde, öğretmen okullarının kapatılmasında gördük. Bu sürecin bir devamı aslında. Önüne geçemezsek hesaplaşma devam edecek. Bugün geldiğimiz noktada bu okullar, Millî Eğitim Bakanlığının siyasi kadrolaşma politikalarının bir aracına dönüşmüştür.
Yönetici ve öğretmen atamalarında merkezi sınav ve hizmet puanı gibi objektif kriterler yerine doğrudan bakan onayıyla yapılan, liyakatten uzak, keyfi uygulamalar söz konusu. Bakanın kendisi bizzat laiklik karşıtı bir konumda ve bunu açıkça dile getiriyor. Aynı zamanda liyakatsiz bir şekilde profesör, rektör ve bakan olan birisi. Yani proje okulları; kamusal eğitimin içini boşaltan, okul topluluğunun söz ve karar hakkını yok sayan bir model haline gelmiştir. Bu uygulama, eğitimin niteliğini artırmak bir yana, eğitim sisteminde adaletsizliği derinleştirmektedir.
2) Proje okulları öğretmenlere nasıl yansıyor?
Öğretmenlik mesleği; özveri, süreklilik ve emek üzerine kurulu bir meslektir. Ancak proje okulu statüsü verilen okullarda çalışan öğretmenler bir gecede görevlerinden alınmakta, yerlerine siyasi referanslarla isimler atanmaktadır. Deneyimli öğretmenlerin emekleri hiçe sayılmakta, yıllarını verdikleri okullarla ilişkileri koparılmaktadır.
Bu, sadece bir meslektaşın görev yerinin değişmesi değildir; aynı zamanda bir okulun hafızasının silinmesi, kurum kültürünün yok edilmesidir. Ayrıca bu uygulama, öğretmenlerin sendikal haklarını kullanmalarını da baskı altına almaktadır.
Proje okullarında öğretmenlerin çalışma süreleri 4+4 şeklinde düzenlenmiştir. Sekiz yılını dolduran öğretmenler başka bir proje okuluna tayin isteyebilir ve bu talep yerine getirilebilir. Ancak öğretmenlerin yer değiştirmesi; eğitim-öğretim devam ederken yapılamaz.
Özetle, proje okulları öğretmenler üzerinde baskı kuran, hak gaspına neden olan bir yapı olarak karşımızda duruyor.
3) Öğrencilere yansıyan bu rahatsızlık üzerine ne dersiniz?
En büyük zararı ne yazık ki öğrencilerimiz görüyor. Çünkü eğitimde en temel ihtiyaç istikrardır. Her yıl öğretmeni değişen, yöneticilerin sürekli değiştiği, keyfi olarak atandığı bir ortamda çocuklarımıza nitelikli bir eğitim sunmak mümkün değildir.
Öğretmen-öğrenci ilişkisi, zamanla gelişen bir bağdır. Bu bağ koparıldığında öğrencinin akademik başarısı da psikolojik sağlamlığı da zarar görür. Proje okullarıyla birlikte bazı köklü okulların başarı grafikleri düşmüş, öğrenciler yönünü kaybetmiştir.
Bu, geleceğimizi tehdit eden bir durumdur. Öğrenciler ve öğrenci velileri proje okullarını tercih ederlerken; okullarında çalışan öğretmenlere göre okul tercihlerini yaptıkları için şimdi tepkileri haklı olarak çığ gibi büyüdü.
4) Yapılan atamaların amacı ne? Şeffaflık ve liyakat üzerinden değerlendiriniz.
Amaç açıktır: Eğitim alanında siyasi kontrolü artırmak. Atamaların nasıl yapıldığı ortadadır: ne yazılı sınav var, ne mülakatın hakkaniyetli biçimde yapıldığına dair bir güvence.
Öğretmen atamaları, tamamen kapalı kapılar ardında, belli sendikalara üye olanlar ve siyasi olarak yandaşları arasından belirlenmektedir.
Buradaki en temel amaç ise Cumhuriyet değerlerini benimseyen köklü eğitim kurumlarının içini boşaltmak, bunun yerine İmam Hatip Okullarını güçlendirmektir. Bunun için de proje okulları bir araç olarak kullanılıyor. Bu durum sadece eğitimcilerin değil, toplumun tüm kesimlerinin kamusal eğitime olan güvenini sarsmaktadır.
Bugün şeffaf olmayan her karar, yarın bir neslin geleceğini ipotek altına alır. Eğitimde liyakatten uzaklaştıkça toplumun geleceği de belirsizliğe sürükleniyor.
5) Nasıl bir çözüm bulunmalı? Ne yapmalı?
Her şeyden önce proje okulu uygulaması kademeli olarak süreç içinde tamamen kaldırılmalıdır.
Türkiye’de tüm okullar eşit ve nitelikli hale getirilmeli, öğretmen atamaları nesnel ölçütlerle yapılmalı ve keyfi uygulamalara son verilmelidir. Eğitimde siyasal kadrolaşmanın önüne geçilmeden, nitelikli ve eşitlikçi bir sistem kurulamaz. Eğitim politikaları siyasi partilere ve iktidarlara göre belirlenemez, eğitim milli olmak zorundadır.
Elbette ki sorun sadece proje okulları değil, eğitimde yaşanan krizin bir parçası bu sadece. Bu kriz kökten çözülmediği sürece sürekli yeni sorunlarla karşılaşacağız. Dolayısıyla sorunun kaynağını ortadan kaldırmamız gerekiyor. Sorunun kaynağı da siyasal iktidar ve onun “eğitim politikaları”.
İktidarın eğitim politikaları da Cumhuriyet ile hesaplaşmak üzerine kurulu.
Cumhuriyetin temelini eğitim oluşturuyor ve iktidar bu temeli ortadan kaldırmak istiyor.
Bunun bilincinde olmalı ve buna göre hareket etmeliyiz.
Son söz olarak: Okulları ve öğretmenleri nitelikli, niteliksiz diye ayırmak; kamusal eğitimi yok etmek içindir. Eğitimde özelleştirmenin önünü sonuna kadar açmaktır.
Eğitim laik, bilimsel, çağdaş, karma ve kamusal olmak zorundadır.
Proje okullarında çalışan öğretmenlerine sahip çıkmak için ayağa kalkan lise öğrencilerimize ve öğrenci velilerine sahip çıkmalıyız.
Haklı direnişlerini alkışlıyorum.
NOT: 2024 yılı itibarıyla Türkiye genelinde yaklaşık 2.300 proje okulu bulunmaktadır. Bu okullar, öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimlerini desteklemek amacıyla özel projeler yürüten eğitim kurumlarıdır.
Proje okulları arasında İmam Hatip liselerinin oranı yaklaşık %30 civarındadır. Bu da yaklaşık 690 İmam Hatip lisesinin proje okulu statüsünde olduğunu göstermektedir.
Türkiye genelinde toplam İmam Hatip lisesi sayısı ise 2023-2024 eğitim öğretim döneminde 1.698 olarak belirlenmiştir.
Proje okulu statüsündeki İmam Hatip liseleri, genellikle fen ve sosyal bilimler, yabancı dil hazırlık sınıfları, hafızlık programları gibi özel alanlarda eğitim sunmaktadır.
Proje okul uygulaması ile İmam Hatip Liseleri güçlendirilmeye çalışılırken, diğer okullara darbe vurulmaktadır.