Pakistan ve Hindistan arasındaki gerilim artıyor. Hindistan, Cemmu ve Keşmir bölgesinde geçen hafta salı günü 26 sivilin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısının ardından Hindistan İndus Havzası’ndaki akışı kesip Pakistan’a su gitmesini engelledi. Bu gelişmeleri takiben Türkiye, içinde SİHA’ların da olduğu savaş malzemesi taşıyan 6 nakliye uçağını Pakistan’a gönderdi.Hindistan’ın kontrol ettiği Cammu Keşmir bölgesinde düzenlenen silahlı saldırıda 26 kişi yaşamını yitirmişti. Bunun ardından Hindistan, İndus Havzası’ndaki akışı kesip Pakistan’a su gitmesini engellemişti.

İki nükleer güç arasında artan gerilim hızla tırmanmaya devam ediyor. Hindistan Başbakanı Modi “Cammu Keşmir son yıllarda turizmden eğitim sektörüne pek çok alanda büyüdü. Bu durumdan rahatsız olanlar, Keşmir’i tekrar yok etmek istiyor. Ancak adalet yerini bulacak” diye açıklama yaptı. Su akışının kesilmesinin ardından Pakistan Genelkurmay Başkanı Seyyid Asım Munir “Su akışı tekrar sağlanmazsa barajı vuracağız” diyerek gerilimi artırdı. Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar ise Çin Dışişleri Başkanı Vang Yi ile telefon görüşmesi gerçekleştirerek, işbirliği istedi.
Sınır çatışmaları devam ediyor
Bu arada çeşitli kaynaklar Pakistan ordusunun sınıra obüs sevkiyatı yaptığını ve zaman zaman Hint karakollarına saldırılar düzenlediğini iddia etmekteler. Hindistan ordusundan yapılan açıklamada, Hint askerlerinin gece yarısı civarında Keşmir’in Hindistan ve Pakistan bölgelerini ayıran 740 kilometrelik fiili sınır boyunca Pakistan ordusuna ait çok sayıda karakoldan açılan ateşe karşılık verdiği belirtildi.
“Türkiye bize yardım ediyor”
Bu arada Pakistanlı yetkililer tarafından Türk ordusuna ait 6 nakliye uçağının Pakistan’a savaş malzemeleri götürdüğü aktarıldı. Bu malzemeler arasında silah ve füzelerin yanı sıra SİHA’ arın da olduğu belirtildi. Pakistanlı yetkililer “Türkiye sessiz ama gerçek bir destek gösteriyor. Bizi izlemeye devam edin” şeklinde açıklama yaptı.
İki Ülke’ de Nükleer Silahlara Sahip
Öte yandan her iki ülkenin de nükleer silahlara sahip olması, bu gerginliğin daha büyük bir askeri çatışmaya dönüşme potansiyelini artırıyor. Uluslararası toplumun bu iki ülke arasındaki sorunların adil bir çözümüne katkı yapmaları büyük önem taşımaktadır.
Keşmir Sorunu Nedir ?

İngiltere, 1947’de sömürge olarak yönettiği Hindistan’dan çekilirken, Keşmir, bağımsızlıklarını yeni kazanan Hindistan veya Pakistan ile birleşme konusunda tercihle karşı karşıya kaldı.
Bağımsızlık sonrası Hindistan veya Pakistan’a katılmak veya bağımsız bir devlet olmak konusunda kararsız kalan dönemin prensi Maharaja Hari Singh, Pakistan’ın saldırısı sonucu Hindistan’a rücu ederek Yeni Delhi yönetiminden askeri destek istemek zorunda kaldı.
4 milyonluk nüfusunun 3 milyonu Müslümanlardan oluşan Keşmir, 1947’de Pakistan’a katılmaktan yana tavır alsa da Singh, Hindistan ile birleşmeye karar verdi. Böylelikle Keşmir, 26 Ekim 1947 tarihli Katılım Anlaşması ile Hindistan’a bağlandı.
Pakistan’a katılma istekleri nedeniyle Hint askerleri ve aşırıcı Hinduların, Cammu bölgesinde iki ayda 300 binden fazla Keşmirli Müslümanı katlettiği belirtildi.
Bu katliamla bölgedeki demografik avantajı Hindular lehine çevirerek, olası bir referandumda Cammu Keşmir’in Hindistan’da kalması hedefleniyordu. İki ülkenin bölgeye asker göndererek 1947’de ilk kez savaşmasından sonra BM’nin ara buluculuğunda 1 Ocak 1949’da imzalanan ateşkes anlaşmasıyla savaş sona erdi. Anlaşma, iki ülkenin bölgeyi askerden arındırmasını içeriyordu.
BM, 1948’den itibaren aldığı kararla Keşmir’deki halkın özgürce hangi ülkeye katılmak istediğine dair bir plebisit yapılması çağrısında bulundu. Ancak Hindistan, bunlara uymayı reddederek Keşmir’den askerlerini geri çekmedi ve kontrol altına aldığı bölgeleri “Cammu Keşmir” adı altında kendine bağladı.
Pakistan ise kendisine bağlı Keşmir’e “Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)” ve “Gilgit Baltistan” olarak iki özerk bölge statüsü verdi.
İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999’da savaş çıktı.
Savaşların ardından sağlanan geçici ateşkes sonucunda Cammu Keşmir’in yüzde 45’i Hindistan’ın, yüzde 35’i Pakistan’ın kontrolünde kaldı. Bölgenin doğusundaki yüzde 20’lik bir kısım ise sınırdaş Çin’in hakimiyetine verildi.
Hindistan yönetimi, halk oylamasına karşı tutum benimserken, Pakistan, BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.
Hindistan ile sınır anlaşmazlığı yaşayan Çin, 1956’dan 1962’ye kadarki dönemde Keşmir’in doğusundaki Aksai-Çin yaylasını ele geçirerek Keşmir sorununa dahil oldu.
Pekin yönetiminin Keşmir konusunda Pakistan’ın yanında yer alması ve Pakistan’ın Keşmir’deki dar bir bölgeyi Çin’e vermesi iki ülke arasındaki yakınlaşmayı pekiştirdi.
Çin’in Himalayalar bölgesindeki sınır anlaşmazlığını savaşla çözmeye kalkmasını göz önünde bulunduran Hindistan, Keşmir politikasını katılaştırarak bölgedeki askeri yığınağını artırdı.
1972’de imzalanan Şimla Anlaşması ile belirlenen Kontrol Hattı (LoC) ile Keşmir’de, Hindistan ve Pakistan kontrolündeki bölgeler ayrıldı.
Son olarak Hindistan, 2019’da yaptığı anayasa değişikliğiyle Cammu Keşmir’in özel yönetim statüsünü kaldırarak “Cammu Keşmir” ve “Ladakh” adıyla merkeze bağlı “Birlik Toprağı” statüsünde iki ayrı idari birim oluşturdu.
1980’li yılların sonuna doğru Hindistan kontrolü altındaki Cammu Keşmir’de kitlesel halk ayaklanmaları baş gösterdi.
Hindistan, bölgedeki olayların Pakistan tarafından desteklendiğini iddia etti ve bölgeye ilave güvenlik gücü konuşlandırdı.
İki ülkenin 1990’ların sonunda peş peşe nükleer silah denemesi yapması, olası bir savaşın boyutları konusunda endişelere yol açtı. 2000’li yıllardaki diyalog çabalarından ise bir sonuç alınamadı.
Pakistan 1989’da, 5 Şubat’ı 75 yıldır çözüme kavuşturulamayan Keşmir sorununa dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için “Keşmir Dayanışma Günü” ilan etmişti.
Keşmir’de yıllardır süren çatışmalarda ve şiddet olaylarında on binlerce sivil, direnişçi ve hükümet güçlerine bağlı güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.