2020 yılında ABD’nin diplomatik inisiyatifiyle şekillenen İbrahim Anlaşmaları, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas arasında diplomatik ilişkilerin normalleşmesini amaçlayan tarihi bir adım olarak gündeme geldi. Bu anlaşmalar, sadece siyasi bir yakınlaşmayı değil; aynı zamanda ekonomik, güvenlik ve teknolojik işbirlikleriyle Orta Doğu’daki dengeleri yeniden tanımlayan bir strateji setini temsil ediyor.
Anlaşmaların isminin Hz. İbrahim’den alınması, üç semavi dini birleştiren sembolik bir uzlaşı çağrısını da içinde barındırıyor. Ancak dini referansların ötesinde, bölgede yükselen bir güvenlik ve ekonomi merkezli düzenleme çabası dikkat çekiyor.
Anlaşmaların Kalıcılığı: Krizlere Rağmen Geri Adım Yok
Gazze’de süregelen çatışmalar ve Arap kamuoyunun gösterdiği sert tepkilere karşın, anlaşmalar taraf ülkeler tarafından korunmaya devam ediyor. Bu tutumun arkasında ise ekonomik çıkarlar ve bölgesel vizyonların belirleyici etkisi bulunuyor. Ülkeler, uzun vadeli stratejik kazanımlar uğruna kamuoyu baskılarını göğüslemeyi tercih ediyor.
IMEC Projesi: Yeni Nesil Ekonomik Koridorlar
Hindistan, İsrail, BAE, Suudi Arabistan ve ABD arasında geliştirilen IMEC (Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru) projesi, Çin’in Kuşak-Yol Girişimi’ne alternatif olarak sunuluyor. Bu proje, enerji ve lojistik altyapısını Batı yanlısı bir çerçevede güçlendirmeyi hedefliyor.
Gazze’de ‘Büyük Güven’ Planı: Refah İçin Barış
Trump yönetimiyle bağlantılı çevrelerin desteklediği ‘Great Trust’ planı, Gazze’nin yeniden inşasını hedefleyen 10 büyük projeyle dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, klasik siyasi çözüm modellerinin ötesine geçerek ekonomik kalkınma odaklı bir “Barış için Refah” vizyonunu temsil ediyor.
Suriye-İsrail Dengesi: Tartus Limanı Üzerinden Yeni Diplomasi
Golan Tepeleri’nde 1974’te tesis edilen ateşkesin ardından Suriye-İsrail ilişkileri donmuşken, Şara döneminde yeni bir açılımın sinyalleri veriliyor. Rusya ile yapılan liman anlaşmasının iptali ve Tartus Limanı’nın 800 milyon dolarlık yatırımla BAE’ye devri, Suriye’nin yön değiştirdiğini gösteriyor. Tartus Limanı bu yönüyle hem ekonomik hem jeopolitik bir merkez olarak öne çıkıyor.
Doğu Akdeniz’de Enerji Dışlaması ve Türkiye
İsrail, Mısır, GKRY, Yunanistan ve Ürdün’ün yer aldığı enerji işbirliği ağı, Türkiye’yi bilinçli bir şekilde dışarda bırakıyor. Bölgenin en uzun kıyı şeridine sahip ülkesinin dışlanması, ciddi bir stratejik boşluk yaratıyor ve Türkiye’yi alternatif enerji ve diplomasi stratejilerine yöneltiyor.
Suudi Arabistan ve NEOM Vizyonu: İsrail Teknolojisiyle Geleceğe
Suudi Arabistan’ın NEOM projesi, İsrail teknolojisine dayalı olarak 500 milyar dolarlık bir mega kent hayali kuruyor. Bu girişim, Suudi-İsrail normalleşmesini zorunlu hale getirirken, bölgede İsrail merkezli teknolojik entegrasyonun da önünü açıyor.
ABD’nin Teopolitik Desteği: Evanjelik Motivasyonlar
ABD’nin İbrahim Anlaşmalarına verdiği destek sadece jeopolitik değil, aynı zamanda dini motivasyonlarla da şekilleniyor. Evanjelik Hristiyanların etkili olduğu Amerikan iç siyaseti, İsrail’in varlığını dini bir görev olarak algılıyor. Trump yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve anlaşmalara verdiği destek, bu yaklaşımın somut yansımaları arasında yer alıyor.
Türkiye ve Çin’in Hamleleri: Alternatif Güç Vizyonları
Türkiye’nin Filistin odaklı net tavrı, İsrail ile ilişkilerinin kopmasına neden olurken, Çin’in arabuluculuğunda gerçekleşen İran-Suudi yakınlaşması, bölgedeki klasik güvenlik argümanlarını sarsıyor. Bu gelişmeler, İbrahim Anlaşmaları’nın tüm bölgeyi kapsamadığını ve halklar düzeyinde sınırlı karşılık bulduğunu gözler önüne seriyor.
Sonuç: Parçalı Normalleşme, Eksik Barış
İbrahim Anlaşmaları, İsrail’in güvenliğini merkez alan bir düzen tasarımı sunuyor. Ancak Filistin meselesi çözülmeden bölgede gerçek bir barışın sağlanması mümkün görünmüyor. Türkiye’nin diplomatik direnci ve Çin’in artan rolü, bu yeni düzene alternatif vizyonların da gündemde olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla, anlaşmalar bazı ülkeler için ekonomik fırsatlar sunsa da; Ortadoğu’nun tamamını kapsayan adil ve kalıcı bir barış mimarisi henüz inşa edilebilmiş değil.
Kaynak: POLİTEİA // İBRAHİM ANLAŞMALARI: ORTADOĞU’DA STRATEJİK DÖNÜŞÜM