İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlatılan soruşturma ve Başkan Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla birlikte piyasalar alarm vermeye başladı. İstanbul gibi dev bir metropolün yönetimine kayyum atanma olasılığı, ekonomi çevrelerinde ciddi bir kriz havası estirdi.
Para piyasalarından hisse senetlerine, dövizden yatırım ortamına kadar birçok alanda sarsıntılar hissedilirken, özellikle borsa cephesindeki kayıplar dikkat çekici boyutlara ulaştı.
Borsa İstanbul’da Son Yılların En Sert Düşüşü
19 Mart’ta başlayan gözaltı operasyonlarının ardından Borsa İstanbul’da (BIST) sert satış dalgaları yaşandı. BIST 100 endeksi yalnızca bir günde yüzde 9 değer kaybederken, toplam piyasa zararı 31,5 milyar doları buldu. Devre kesici uygulamalara rağmen 20 Mart’ta da düşüşler sürdü ve 21 Mart sabahında endeks yine yüzde 5’in üzerinde gerileyerek işlem durduruldu.
Toplam kayıp üç günde 43 milyar dolara ulaştı. Özellikle bankacılık ve holding hisselerinde ciddi değer kayıpları yaşandı.
Şirketlere El Koyma Kararları Paniği Derinleştirdi
Soruşturmalar kapsamında henüz adli süreç tamamlanmadan şirketlere ve bireylerin mal varlıklarına el koyulması, piyasalardaki güven kaybını artırdı. İmamoğlu’na ait inşaat şirketine el konulmasının ardından, İBB ile iş ilişkisi bulunan diğer şirketlerin de benzer uygulamalarla karşı karşıya kalabileceği öne sürülüyor.
İktisadi çevrelerde, bu gelişmelerin siyasi saiklerle genişletilmesinden endişe duyuluyor.
İş Dünyası Sessiz, Endişe Yüksek
Şirket değerlerinin hızla erimesi sonrası Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), şirketlerin yönetim kurulu kararıyla “hisse geri alım programı” başlatabileceğini duyurdu. THY, Halkbank ve bazı büyük holdingler bu çağrıya 5,5 milyar TL’lik geri alım programlarıyla yanıt verse de, bu müdahaleler piyasaların toparlanmasına yetmedi.
TMSF’nin geniş yetkilerle donatılması ve son dönemde bu yetkilerin daha aktif kullanılması, iş dünyasında kaygılı bir bekleyişe yol açtı.
Döviz Piyasalarında Fırtına: Merkez Bankası Müdahale Etti
19 Mart sonrası döviz kurlarında yaşanan hızlı yükseliş, ekonomi yönetimini acil önlemler almaya itti. Merkez Bankası, TL uzlaşmalı vadeli döviz satışlarına başladı ve ardından 20 Mart’ta olağanüstü toplanarak politika faizini yüzde 46’ya yükseltti.
Bu adımlar dolardaki artışı sınırlasa da, üç gün içinde kurda 2 TL’ye varan yükseliş yaşandı. Kur artışının özel sektörün döviz borçları üzerindeki etkisi ise 100 milyar TL’nin üzerinde.