Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında yayımladığı “Kadınlar ve Ekonomi: Pekin Deklarasyonu’ndan 30 Yıl Sonra” başlıklı bilgi notunda, 1995’te 189 ülke tarafından imzalanan Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun eşitlik hedefleri üzerinden otuz yıl geçmiş olmasına rağmen, kadınların ekonomik hayatta hâlâ büyük zorluklarla mücadele ettiğine dikkat çekti. Raporda, kadınların işgücüne katılımındaki engellerin sürdüğü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ekonomik alanlarda hala derin bir sorun olduğu vurgulandı.
Pekin Eylem Platformu’nun kadınların güçlendirilmesine yönelik küresel çabaların temel taşlarından biri olduğu ve sosyal ile ekonomik ilerlemeyi destekleyen politikaların şekillenmesinde etkili olmaya devam ettiği vurgulanıyor. Dijital, çevresel ve demografik dönüşümlerin yaşandığı bu dönemde, platformun vizyonunun her zamankinden daha kritik olduğu belirtiliyor.
Bilgi notuna göre, 1991 yılından bu yana kadınlar ve erkekler arasındaki istihdam farkı 27,1 puandan 23,1 puana düşse de kadınlar hâlâ istihdamda erkeklerin gerisinde kalıyor. 2024 verilerine göre, çalışma çağındaki kadınların sadece %46,4’ü istihdamdayken, erkeklerde bu oran %69,5 seviyesinde. Mevcut ilerleme hızı göz önüne alındığında, istihdamda cinsiyet eşitliğine ulaşmanın neredeyse iki yüzyıl alacağı belirtiliyor.
2024 yılına ait verilere göre, kadınların istihdam-nüfus oranlarındaki eğilimler ülke gelir grupları ve bölgeler arasında önemli farklılıklar gösteriyor. Yüksek gelirli ülkelerde, kadın ve erkekler arasındaki istihdam farkı yüzde 13,2 oranı ile en düşük seviyede kaydedilmiş. Bu durum, kadınların istihdam oranının 1991’de yüzde 46,8 iken 2024’te yüzde 51,9’a çıkmasından kaynaklandığı ifade ediliyor. Buna karşılık, düşük ve orta-üst gelirli ülkelerde kadınların istihdam oranları sırasıyla 10,8 ve 7,6 yüzde puanı düşüş göstermiş. Bu farklılığın, bölgesel ve ekonomik koşulların istihdamda cinsiyet eşitliği üzerindeki etkisini gözler önüne serdiğine vurgu yapılıyor.
Her ne kadar daha fazla genç kadın eğitim ve mesleki eğitime yönelse de bu durum işgücü piyasasında kayda değer kazanımlara dönüşmüyor. Küresel ölçekte yönetici pozisyonlarının yalnızca %30’u kadınların elinde bulunuyor ve bu oran son yirmi yılda yalnızca sınırlı bir artış göstermiş durumda.
Kadınlar, genellikle düşük ücretli sektörlerde, özellikle hemşirelik ve çocuk bakımı gibi alanlarda yoğunlaşırken, erkekler ulaşım ve mekanik gibi daha yüksek ücretli sektörlerde baskın durumda. Kadınların dünya genelinde ortalama olarak daha düşük ücret aldığı, daha az ücretli çalışma saatine sahip olduğu ve düşük ile alt-orta gelirli ülkelerde kayıt dışı istihdamda orantısız bir şekilde temsil edildiği vurgulanıyor.
Bilgi notunda ayrıca, kadınlar ve erkekler arasındaki kalıcı eşitsizliklerin, göçmenlik ve engellilik durumu gibi faktörlerle daha da derinleştiği belirtiliyor. Kadınların istihdama katılımı ve insana yakışır çalışma koşullarına erişimi önündeki yapısal engellerin, ayrımcı toplumsal normlar ve cinsiyet eşitliğini gözetmeyen ekonomik politikalarla sürdüğü ifade ediliyor.
Bilgi notunun tamamına ulaşmak için:
Kadın ve ekonomi: Pekin Deklarasyonu’ndan 30 yıl sonra | Uluslararası Çalışma Örgütü