Bu siteyi kullanarak Gizlilik Sözleşmesi ve Bilgi Güvenliği Politikası'nı onaylamış olursunuz.
Kabul Et
Sahi GündemSahi GündemSahi Gündem
Bildiri
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Okuma: İktidara Karşı Cesur Adımlar, Halk İçin Bütünlüklü Siyaset!
Paylaş
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
Sahi GündemSahi Gündem
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Ara
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Mevcut bir hesabınız var mı? Giriş Yap
Bizi Takip Edin
Yazarlar

İktidara Karşı Cesur Adımlar, Halk İçin Bütünlüklü Siyaset!

Son güncelleme: 21/04/2025 14:46
Yıldırım Kaya
Yayımlandı 21/04/2025
Paylaş
Paylaş

Demokrasi, ekonomik refah ve barış için cesur bir program; Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihi sorumluluğudur.

Dünya yeni bir döngünün içinden geçiyor. ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle başlayan süreç, yalnızca Amerika’nın iç politik dengelerini değil, aynı zamanda küresel sistemi de sarsarak altüst etti. Popülist siyaset tarzı dış politikada da etkili oluyor; otoriterleşen iktidarlar ittifak içinde davranıyor. Bu da en çok Orta Doğu’yu etkiledi. Bu etkinin artçı sarsıntıları şiddetini yükselterek kendini hissettirmeye devam ediyor.

Trump döneminde ABD-İsrail ilişkileri koşulsuz bir ittifaka dönüştü. Kudüs’ün başkent olarak tanınması, İran’la nükleer anlaşmanın feshi gibi adımlar bölgeyi daha da kutuplaştırdı. Aynı dönemde Avrupa’da göçmen karşıtlığının ve aşırı sağın yükselişi, başta Almanya ve İngiltere olmak üzere birçok ülkede yapısal kırılmalar yarattı.

Ortadoğu’da Yeni Dönem, Türkiye İçin Yeni Tehditler

Geldiğimiz noktada Türkiye; bu kırılgan coğrafyada yalnızlaşan bir aktöre dönüştürüldüğünü görmekteyiz. Suriye’deki mezhep temelli fiili bölünmeler, Irak’taki otorite boşluğu, İran’ın artan etkisi ve İsrail’in yayılmacı politikaları, Türkiye’yi bölgesel bir kuşatma altına aldı. Özellikle Suriye’nin yeni yapılanmasında neredeyse İsrail ile “sınır komşusu” haline getirildik. Ve dayatılan bu yeni yapılanma Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturmakta.

Bununla birlikte, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler Türkiye’nin dış politikada yaşadığı stratejik daralmanın en somut göstergeleri haline geldi.

Kıbrıs meselesi, yıllardır Türkiye’nin kırmızı çizgisi olarak ifade edilse de, sahadaki gelişmeler bu çizginin giderek silikleştiğini gösteriyor. KKTC’nin tanınması konusunda “dost ve kardeş” olarak nitelendirilen Türk Cumhuriyetleri’nden dahi destek alınamaması, Türkiye’nin bölgesel ittifak kurma kapasitesine dair ciddi soru işaretleri yaratıyor.

Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesindeki iş birliği söylemleri ise sembolik zirvelerin ötesine geçememiştir. Son gelişmeler ile birlikte bu yapının fiilen komaya girdiği, hatta siyasi olarak beyin ölümünün gerçekleşmek üzere olduğunu söyleyebiliriz.

Bu tablo, Türkiye’nin Türk dünyasında lider ülke olma iddiasının içinin nasıl boşaltıldığını açıkça ortaya koymaktadır.

Kıbrıs konusunda söylem düzeyinde sürdürülen kararlılığa rağmen, uygulamada gösterilen ciddiyetsizlik ve sonuçsuz kalan diplomatik hamleler, statükoyu pekiştirmekten başka bir işe yaramamaktadır.

Sonuç olarak hem KKTC’nin uluslararası yalnızlığı derinleşmekte, hem de Türkiye’nin söylem-eylem tutarsızlığı dış politikada inandırıcılığı aşındırmaktadır.

Doğu Akdeniz’de enerji kaynakları üzerinden yaşanan mücadele, Türkiye’nin Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail ve Mısır’la karşı karşıya gelmesine yol açtı. Libya ile imzalanan deniz yetki alanı anlaşması kısa vadede bir denge sağladıysa da, uzun vadeli ve kalıcı diplomatik kazanımlara dönüşemedi. Avrupa Birliği ve ABD’nin Yunanistan’dan yana pozisyon alması, Türkiye’nin bölgedeki yalnızlığını daha da pekiştirdi.

Muhalefet İçin Sorumluluk Zamanı

Bu gelişmeler yaşanırken, muhalefetin dış politika başlıklarında etkili bir söylem geliştirememesi büyük bir eksiklik olarak dikkat çekicidir. Başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere muhalefet partileri yalnızca iç politikada yaşanan baskılara odaklanmamalı.

Değişen dünya düzeni ile olası ülkemize yönelik etkilerini analiz etmeli ve bu yönde de politik gelişmeleri takip ederek siyasi manevra kabiliyetlerini ortaya koymalıdırlar.

Evet, Ekrem İmamoğlu’na ve diğer seçilmiş belediye başkanlarına yönelik yargı baskısı kabul edilemez. Unutulmamalıdır ki, Ekrem İmamoğlu yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ya da Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı değildir; aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayıdır.

Ona ve diğer seçilmişlere yönelik her türlü siyasi operasyon, yalnızca belediyelere değil, doğrudan halkın iradesine yöneltilmiş bir saldırıdır.

Ancak ülkenin gerçek gündemini yalnızca bu çerçevede tartışmak, iktidarın çizdiği sınırlar içinde siyaset yapmak öteye gitmeyecektir.

Oysa Türkiye’nin; barışa, demokrasiye, ulusal güvenlik ve güçlü bir ekonomik programa ihtiyacı vardır.

Ekonomik Refah, Barış, Demokrasi ve Ulusal Güvenlik için Programlı Bir Çıkış Şart

Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Ekonomi politikalarının yetersizliği ile enflasyon çift haneyi aşmış, yoksulluk yaygınlaşmış, işsizlik derinleşmiştir. Bu tablo karşısında muhalefetin sadece eleştirmek yerine çözüm sunan, programlı bir siyaset anlayışına geçmesi ve halkın bu anlamdaki beklentilerini karşılaması iktidar yolunda büyük bir gerekliliktir.

Kamucu politikaların, üretime dayalı ekonomi modelinin ve sosyal devletin yeniden inşası bu çıkışın temel taşlarıdır.

Barış ise yalnızca çatışmasızlık değil, eşit yurttaşlık temelinde inşa edilmiş kalıcı bir çözüm sürecidir. Silahların susması, sürecin başlangıcı olabilir. Ancak bunun sürdürülebilir olması için güçlü bir demokratik iradeye ve açık bir vizyona ihtiyaç vardır. CHP bu iradeyi sergilemek zorundadır.

Demokrasi ise özgürlükçü bir anayasa, tarafsız bir yargı ve bağımsız bir medya ile mümkündür. Güçlendirilmiş parlamenter sistem talebi bu nedenle haklıdır; ancak kendi başına yeterli değildir. Bu sistemin nasıl işleyeceği, hangi hakları güvence altına alacağı ve nasıl bir toplumsal sözleşme önerdiği bugünden kamuoyuna net biçimde anlatılmalıdır.

Seçim Talebinde Somut Adım: Ara Seçimi Zorlamak

Erken seçim talebi meşrudur. Ancak iktidar bu çağrıyı yok saymaktadır. Bu noktada Anayasa’nın 78. maddesi devreye girmelidir:

“30 seçim çevresinde milletvekilliği boşalırsa, 90 gün içinde ara seçim yapılır.”

Muhalefet bu maddeyi işleterek, 23 milletvekilinin istifasıyla ara seçimi gündeme taşımalıdır. Bu sadece siyasi bir hamle değil, anayasal bir meşruiyete dayanan çıkış yoludur. Aynı zamanda toplumsal muhalefeti diri tutmak ve halkı yeniden siyasetin öznesi haline getirmek açısından etkili bir araçtır.

Eğer Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinden çıkarılması sağlanmazsa, 90 gün sonunda yapılacak ara seçimlerde seçilecek illerden birinden milletvekili adayı gösterilir ve seçilmiş bir milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşınır. Bu adım, halkın iradesine yapılan müdahaleye karşı kararlı ve somut bir yanıt olacaktır.

Sonuç Yerine: Siyaset Cesaret ve Program İster

Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere cezaevindeki tüm belediye başkanlarına, halkın iradesine sahip çıkmak hayati önemdedir. Ancak bu mücadeleyi büyütmek için sadece mitingler yetmez. Gerçek barış için, gerçek demokrasi için, halkın refahı için bütünlüklü bir siyaset, cesur adımlar ve kamucu bir program zorunludur.

Bugün ihtiyaç duyulan şey; hamasi nutuklar değil, somut ve sahici çözümler üretmektir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihi sorumluluğu, bu çözümleri milletin önüne koymaktır.

Ve unutulmamalıdır:

Demokrasinin yolu, halktan ve halk için yazılmış bir anayasa ile açılır.

Ayrıca Şunları da Beğenebilirsiniz

Trump’ın Tarifeleri Geri Döndü: ABD Kararı Küresel Dengeleri Sarsabilir!

Selçuk Kozağaçlı Serbest Bırakıldıktan Saatler Sonra Tekrar Gözaltında

Risk Yükseliyor, Güvenli Limanlar Parlıyor: Piyasalarda Fırtına Öncesi Sessizlik Mi?

The Guardian, Türkiye’yi Kapağına Taşıdı: “Demokrasiye Elveda mı?”

Trump’tan Gümrük Tarifelerinde Sürpriz U Dönüşü: Çin’e %125 Vergi, Diğer Ülkelere %10

ETİKETLENDİ:demokrasiekonomiiktidarortadoğupolitikaseçimsiyaset
Bu Yazıyı Paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp
Bir Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HABERLER

Manisa, Başkan Ferdi Zeyrek’e Gözyaşlarıyla Veda Etti

Sahi Gündem
Sahi Gündem
10/06/2025
Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek Hayatını Kaybetti: Elektrik Kazası Türkiye’yi Yasa Boğdu
Eğitimde Çöküş Devam Ediyor!
Garip Dede Dergâhı’ndan Toplumsal Barış Çağrısı: “Bu Toprakların Umudu Birliktir”
Mehmet Bekaroğlu’ndan Barış Süreci Yorumu: “Bu Bir Pazarlık Süreci Değil, Ön Şartsız Silah Bırakmadır”
Önceki Sonraki

BİZİ TAKİP EDİN

FacebookBeğeni
XTakip
InstagramTakip
YoutubeAbone

YAZARLAR

Mehmet Bekaroğlu
Yıldırım Kaya
Mehtap Yücel
Zeki Kılıçaslan
Yıldırım Öztürk

Kategoriler

  • Yazarlar
  • Haber
  • Siyaset
  • Emek/Sendika
  • Dünya
  • Ekonomi

SAHİ

2025 © Her Hakkı Mahfuzdur.

Bize Yazın

Herhangi bir konu hakkında bize yazabilirsiniz.

bilgi@sahigundem.com

© Sahi Gündem. Tüm Hakları Saklıdır.
Tekrar Hoşgeldin!

Hesabınıza giriş yapın

Kullanıcı Adı veya E-posta
Şifre

Şifreni mi unuttun?