Garip Dede Dergahı, Sosyal Adalet Hareketi tarafından düzenlenen ve barışın önemine odaklanan ikinci toplantısına ev sahipliği yaptı.
Garip Dede Cemevi Dergahı, Sosyal Adalet Hareketi tarafından düzenlenen ve barışın önemine odaklanan “Sahici Gündem Toplantıları II” başlıklı ikinci etkinliğine ev sahipliği yaptı. Toplantıda konuşmacılar, Türkiye’nin farklı kimlikleri ve inançları arasında barış, eşitlik ve adaletin sağlanmasının ülkenin geleceği için hayati önem taşıdığını vurguladı.
Moderatörlüğünü Şefik Ok’un üstlendiği panele katılan isimler arasında; Sosyal Adalet Hareketi (SAHİ) Kurucusu Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, Okan Konuralp (CHP Ankara Milletvekili),Hüseyin Olan (DEM Parti Bitlis Milletvekili)
Celal Fırat (DEM Parti İstanbul Milletvekili), Fatma Akdokur (Barış Vakfı Temsilcisi) yer aldı.
Panelin açılışında barışın sadece bir kelime değil, vicdanın ve adaletin sesi olduğunu belirterek, geçmişin yüklerinden arınarak hakikatle konuşmanın ve geleceği birlikte inşa etmenin gerekliliğini dile getirildi.

Moderatör Şefik Ok; “Amacımız sadece bizlerin değil, ama herkesin barışı konuşması ve dolayısıyla barışla ilgili herkesin mutlaka bir sözünün olabileceği inancıyla şu an birlikte olduk.Barışla ilgili bir iki cümle zatıâlinize sunmak istiyorum. Barış yapmak zayıflık değildir. Aksine olgunluk, özgüven ve üstünlüktür. Barışın dili savaşın dilinden daha üstündür. Barış sadece bir kelime değil, vicdanın ve adaletin sesidir. Gelin, geçmişin yüklerini kinle değil, hakikatle konuşalım. Birbirimizi dinleyerek, anlayarak ve saygıyla yaklaşarak geleceğimizi birlikte inşa edelim. Çünkü barış ne bir tavizdir ne bir zafer. Barış insanca yaşamanın onurudur.” ifadelerini kullandı.

DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat, Kürt ve Alevi sorunlarının ülkenin can damarlarından biri olduğunu ifade ederek, kimliklerin ve inançların sevgi ve hoşgörü temelinde bir araya gelmesinin önemine değindi. Alevilerin tarih boyunca baskı ve inkara rağmen sevgiyi bir parantez gibi açmayı başardığını belirten Fırat, Kerbela mateminin aynı zamanda bir itiraz ve özgürlük çağrısı olduğunu söyledi. Özgürlüğün bireyin iradesiyle başladığını ve adaletin erdemli bir yaşamın temeli olduğunu vurguladı.

Fatma Adakur Barış Vakfı gönüllüsü olarak Kürt meselesinin çok acılı bir süreç olduğunu hatırlattı. Çocukluğundan itibaren tanık olduğu ayrımcılıklara değinen Adakur, “Sokaklarda çıplak halde cesetlere sürüklenen kadınlarımız oldu. Biz bu acıları görüp bugün yine geldik barış,” diyerek, tüm kayıplara rağmen barış dilinde ısrar etmenin büyük bir fazilet olduğunu belirtti. Barışın toplumsallaşması ve her hanede yankı bulması gerektiğini vurguladı.

Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Okan Konuralp partisinin barış sürecine verdiği desteği yineledi. Sürecin şeffaf ve hukuki zeminde ilerlemesi gerektiğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin merkezi bir rol oynaması gerektiğini ve meselenin toplumsallaşmasının önemini vurguladı. Konuralp, “Başkalarının derdiyle dertlenebilmek, başkalarının sorunlarını kendi sorunu kabul etmek, onlarla hemhal olmak çok anlamlı ve çok doğru,” dedi. Negatif barıştan pozitif barışa geçişin Türkiye için yeni bir gelecek inşa edeceğini savundu.

SAHİ Kurucusu Profesör Doktor Zeki Kılıçaslan, Kürt meselesinin yüz yıllık bir geçmişe sahip olduğunu ve sadece siyasilerin değil, tüm toplumun sahiplenmesi gereken bir sorun olduğunu belirterek; “Bir hekimimizle nasılsın diyemiyoruz. Bu utanılacak bir şey,” diyerek Kürt anneleriyle kurulamayan iletişimi örnek verdi ve özür diledi. Kimliklerin topluluk halinde yaşandığını ve tanınması gerektiğini vurgulayan Aslan, Kürt meselesinin çözümünün Türkiye’nin demokratikleşmesi için elzem olduğunu ifade etti. Emperyalist güçlerin bölme çabalarına karşı tek gücün birlik, kardeşlik ve dayanışma olduğunu söyledi.

Halkların Demokratik Partisi Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, konuşmasında Kürtlerin bin yıllık Türklerle birlikteliğine dikkat çekerek, sorunların kökeninin sistemden kaynaklandığını belirtti. Olan, “Sorunları yaratanlar aslında sistemlerdir,” diyerek, eşitlik sağlanmadıkça kardeşliğin gerçek anlamda gelişemeyeceğini vurguladı. Kürtlerin hiçbir zaman çatışmadan yana olmadığını, kendi kimlikleriyle, inançlarıyla onurlu bir yaşam istediklerini söyledi. Ortadoğu’daki mevcut durumu değerlendirerek, “Türkiye için İsrail mi tehdit yoksa Kürtler mi tehdit?” sorusunu yöneltti ve Kürtlerin bölgede barışçıl bir statü arayışında olduğunu ifade etti.

Panelde Türkiye’de barışın, eşitliğin ve adaletin sağlanması için diyalog, empati ve toplumsal dayanışmanın vazgeçilmez olduğu mesajı verildi.
Kaynak; https://www.youtube.com/watch?v=hJ91LVVAXko