2019 yılında başlayan pandemi, dünya ekonomilerini derinden sarstı. Kapanmalar nedeniyle üretimin durması, işsizlik oranlarının tırmanması ve ekonomik daralma, ülkeleri acil müdahaleye zorladı. Pandemiden sonraki süreçte ertelenen talebin aniden devreye girmesi, arzın buna yetişememesiyle birlikte dünya genelinde yüksek enflasyon tetiklendi.
Böylesine kırılgan bir zemine, “Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkilerinin yanı sıra İsrail-Filistin çatışmasının ürettiği ciddi gerginlik de eklenmiş; enerji, gıda ve tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar küresel ölçekte stagflasyon riskini büyütmüştür” ifadeleriyle dikkat çekiliyor. Nitekim belirsizliği ölçen VIX korku endeksinin 20 eşiğinin üzerinde seyretmesi, piyasaların hâlâ tam anlamıyla normale dönmediğini gösteriyor.
Faiz artışlarının etkisiyle büyümenin yavaşladığı, buna karşın enflasyonun düşmediği bir dönemdeyiz. ABD merkezli dev yatırım bankası JP Morgan’ın yaptığı son ankette, “ABD’de resesyondan ziyade stagflasyon riskinin daha ön planda olduğu değerlendirilmiştir” ifadesiyle dikkat çekici bir uyarı yapıldı.
Ekonomik durgunluk ile yüksek enflasyonun aynı anda görüldüğü stagflasyon, işsizlikte artış ve fiyatlarda sert yükseliş anlamına geliyor. Bu riskle baş edebilmek için merkez bankalarının daha sert para politikası adımları atması bekleniyor.
Piyasalarda Güvenli Liman Arayışı
ABD-İngiltere arasında olumlu geçen ticaret anlaşması görüşmelerine rağmen, piyasalar hâlen belirsizlikle mücadele ediyor. Yatırımcıların yönelimi ise net: güvenli limanlar.
“Altın fiyatı kısa vadede düşüş yaşamış olsa da güvenli liman özelliğini korumaktadır” denilirken; petrol fiyatlarındaki yükselişin ardında ise küresel talebe dair iyimserlik ve OPEC+ üretim planlarının sınırlı kalması yatıyor. Bu da piyasalarda yön arayışının sürdüğünü gösteriyor.
Türkiye’de Kırılgan Denge: CDS Düşse de Risk Sürüyor
Türkiye’de doğrudan bir resesyon görülmese de yüksek enflasyon, ihracatta düşüş ve büyüme hızındaki gerileme, ülkeyi riskli eşiğe yaklaştırıyor. Türkiye’nin 5 yıllık CDS primindeki düşüş, sınırlı bir iyileşmeye işaret ediyor: “Türkiye’nin 5 yıllık CDS priminde 349 baz puandan 328 seviyelerine doğru yaşanan geri çekilme, piyasalarda sınırlı bir rahatlamayı işaret etmektedir” denilse de bu hâlâ yüksek bir risk primine karşılık geliyor.
Bu durumun temel nedenleri ise yapısal reformların yavaş ilerlemesi ve iç politikadaki belirsizlikler olarak gösteriliyor. Türkiye’nin piyasaya güven vermesi için “mali disiplin”, “hukuk devleti” ve “güven ortamı” vurgusu öne çıkıyor.
Belirsizlik Ortamında Reform Zorunluluğu
Küresel ölçekte stagflasyon sinyalleri güçleniyor. Düşük büyüme, yüksek faiz ve kalıcı enflasyon baskısı, gelişmiş ülkelerde istikrarsızlığı derinleştirirken; gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kırılganlığı daha da göz önüne seriyor.
“Piyasalar kısa vadeli pozitif sinyaller alsa da (ticaret anlaşmaları, VIX’te sınırlı düşüş vb.), yapısal sorunlar çözülmeden sürdürülebilir bir toparlanma sağlanması zor görünmektedir” değerlendirmesi bu gerçeği net biçimde ortaya koyuyor.
Türkiye için kritik eşikler enflasyon, dış finansman ve siyasi-güven iklimi. Kalıcı iyileşme için temel ihtiyaçlar açık: “Hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve ekonomik reformlar… Özellikle siyasi istikrar ve kurumsal güvenin tesisi, ekonomik istikrarın anahtarı olarak öne çıkmaktadır.”
Kaynak; POLİTEİA// FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK