Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ortağı Bahçeli, seçim kaybetmeye, iktidardan düşmeye tahammül edemezler. Kişilikleri, bugüne kadar yaptıkları ettikleri, Türkiye’de demokrasinin kalitesi ve siyasi konjonktür buna engeldir.
Görünen o ki, hangi koşullarda yapılırsa yapılsın, karşılarındaki rakip kim olursa olsun seçimi kaybediyorlar. İkisi de ‘kurt’ siyasetçidir; siyaseti okurlar ve seçimlerin nasıl sonuçlanacağını kestirebilirler. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neredeyse haftalık anketlerle ölçümler yaptığını biliyoruz.
Ekrem İmamoğlu, sadece ana muhalefet partisi CHP’nin en güçlü cumhurbaşkanı adayı değil, aynı zamanda Tayyip Erdoğan’a ilk seçim yenilgisi tattırmış ve sonrasında onu defalarca yenmiş bir kişidir.
Ona çok kızması, ondan nefret etmesi, cumhurbaşkanlığı seçiminde rakibi olarak görmek istememesi, bu nedenle onu siyaset dışı oyunlarla devre dışı bırakmak istemesi anlaşılır bir şey.
Ancak eğer esas hesabı tekrar cumhurbaşkanı seçilmek ise, İmamoğlu’nu oyun dışı bıraksa bile olup bitenlerin Erdoğan’a yeniden cumhurbaşkanlığı seçimini kazandırmıyor.
Bugün yarın anketler çıkar ama görünen köy anket istemez; Ekrem İmamoğlu’na yapılan bu ‘zulümler’ sadece ona ve CHP’ye yarıyor, İmamoğlu’nun ceza/siyasi yasak ya da ‘diploması yok’ gerekçesiyle engellenmesi durumunda bile Mansur Yavaş veya başka bir CHP’li cumhurbaşkanlığı seçimini kazanır.
“O hâlde niçin bütün bunlar oluyor; niçin muhalefetin ekmeğine yağ sürüyorlar, niçin bu yanlışları yapıyorlar?”
Hayır; yanlış yapmıyorlar, bile bile yapıyorlar her şeyi.
Seçimi kesinlikle kaybettiklerini biliyorlar.
Zaten bunları seçimi kaybetmemek için yapıyor değiller; iktidarı kaybetmemek için yapıyorlar.
Bu yapılanların tamamı bir plan çerçevesindedir; gerginliği artırmaya, krizi derinleştirmeye devam edecekler.
Amaçları yeni bir olağanüstü hâl, seçimleri ertelemek ve sonrasında da Putinvari bir otoriter rejimdir.
“Batı ne der, ekonomi dayanır mı, bu çağda bunlar olur mu…?” gibi sorular sormayın.
Olur. Trump Amerika’sının yaptığı gibi Avrupa da ‘Türkiye’nin iç meselesidir’ der, karşılığında da Avrupa gücüne asker isterler.
Sahi, Trump ne karşılığında bu kadar çabuk ‘Türkiye’nin iç meselesi’ deyip geçti?
“Ekonomi bunlara dayanabilir mi?” sorusuna gelince… Bence ekonomik krizin de derinleşmesini istiyorlar; yapmaya çalıştıkları iş ancak ‘derin’ ve ‘komple’ bir kriz ortamında mümkün olur.