Bu siteyi kullanarak Gizlilik Sözleşmesi ve Bilgi Güvenliği Politikası'nı onaylamış olursunuz.
Kabul Et
Sahi GündemSahi GündemSahi Gündem
Bildiri
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Okuma: Emeğin Sessiz Çığlığı: Bu Ülkenin İşçileri Ne Zaman Yaşayacak?
Paylaş
Yazı Tipi BoyutlandırıcıAa
Sahi GündemSahi Gündem
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Ara
  • Yazarlar
  • Siyaset
  • Emek-Çalışma Hayatı
  • Dünya
  • Ekonomi
Mevcut bir hesabınız var mı? Giriş Yap
Bizi Takip Edin
Yazarlar

Emeğin Sessiz Çığlığı: Bu Ülkenin İşçileri Ne Zaman Yaşayacak?

Cemal Bilgin
Son güncelleme: 11/06/2025 18:36
Cemal Bilgin
Yayımlandı 11/06/2025
Paylaş
Paylaş


Bir ülkenin gelişmişliğini ölçmek için türlü istatistik sıralanabilir: büyüme rakamları, ihracat grafikleri, kur dengeleri… Oysa bazı göstergeler vardır ki, tek başına tüm bu verileri hükümsüz kılar.

İşte o göstergelerden biri de budur: Türkiye, yalnızca bir ayda 177 işçisini iş başında kaybetti. Ve aynı Türkiye, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) 2025 Küresel Haklar Endeksi’nde bir kez daha dünyanın işçiler için en kötü 10 ülkesi arasında yer aldı.

Bu iki veri, aslında tek bir gerçekliğin iki ayrı yüzüdür: Bu ülkede çalışmak, yaşamakla ölmek arasında incecik bir çizgide yürümektir. Kapitalizmin en vahşi hali, bu coğrafyada emeğin üzerine çökmüş durumda.

Ölüm nerede “işin parçası” sayılır?

Mayıs ayında ölen 177 işçinin çoğu inşaatta, tarlada, fabrikada, taşımacılıkta çalışıyordu. Kimi yüksekten düştü, kimi servis kazasında can verdi, kimi yorgunluktan kalp krizi geçirdi. Her biri bir evin geçimini sağlıyordu, her biri bir yaşamın taşıyıcısıydı. Ama öldüler. Ve biz, yalnızca saydık. Bir ülkenin emekçileri sabah evden çıkarken “akşam sağ salim dönebilir miyim?” diye düşünüyorsa, orada kalkınmadan değil, çöken bir toplum düzeninden söz edilmelidir.

Bu ölümlerin büyük kısmı kayıt dışı çalışan, sendikasız bırakılan, hiçbir sosyal güvenceye sahip olmayan insanlar. İçlerinde çocuklar da vardı, göçmenler de…

Hepsi aynı sessizlikle gömüldü. Ne adalet geldi arkalarından, ne bir mahkeme kararı, ne de sistemin içinde en küçük bir pişmanlık. Çünkü bu düzen, onların yaşamasını hiçbir zaman öncelik olarak görmedi.

Hak aramak suç, örgütlenmek tehlike!

İşçi ölümleri buzdağının yalnızca görünen kısmıysa, görünmeyen kısmı emeğin sistematik biçimde gasp edilmesidir. ITUC’un raporu da bunu belgeliyor: Türkiye’de ifade özgürlüğü kısıtlı, grev hakkı fiilen yasak, sendikalaşmak adeta kriminalize edilmiş durumda. Bugün bir kamu emekçisi sendikaya üye olduğu için sürgün ediliyor.

Özel sektörde çalışan bir işçi, toplu sözleşme istediği anda “verimsiz” ilan edilip kapı dışarı bırakılıyor. Grev kararları mahkemeler eliyle yasaklanıyor, anayasal haklar yönetmeliklerle çiğneniyor. Bu tablo, sermaye-devlet-yargı üçgeninin nasıl bir tahakküm mekanizması kurduğunu açıkça gösteriyor. Bu düzen, emeği sömürmeden var olamıyor.

Kim savunacak yaşama hakkını?

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verileri korkunç. Ama daha korkunç olan, bu ölümlerin her ay tekrar ediyor olması.Her ay yeni bir liste, yeni sayılar, yeni cenazeler… Bu, “iş kazası” değil; bu, sınıfsal bir kıyım, sistemli bir görmezden gelmenin, denetimsizliğin, işveren açgözlülüğünün ve devletin örgütlü suskunluğunun sonucudur. İşçilerin yaşama hakkını savunması gerekirken, ellerinde ne örgütlenme hakkı var ne de hukuki güvence.

Devlet denetim görevini yerine getirmiyor. İşveren, kâr marjını insan canının önüne koyuyor. Yargı ise susuyor. Tüm sistem çürümüşken, işçinin yalnızlığı daha da derinleşiyor. ITUC raporundaki düşüş sadece sendikal hakların değil, bu ülkenin demokrasi ve adalet seviyesinin de iflas ettiğinin göstergesidir. Çünkü sözün sustuğu yerde, direniş de bastırılır. Güvenceli çalışma, örgütlenme hakkı, grev hakkı, iş güvenliği… Bunlar bir “lütuf” değil, en temel yaşamsal haklardır. Çağdaş yaşamın temeli buradan başlar: Emeğe değer vermekle.

Yasayla değil, zihniyetle değişir bu sistem!

Türkiye’nin bir daha kara listelere girmemesi için sadece yasa değil, zihniyet devrimi gerekir. İşçinin canı bir maliyet kalemi değil, insanlık onurudur. Bu ülke, işçisini mezara değil, eve göndermeyi başaramadığı sürece, “gelişmekte olan” değil, çürümekte olan bir ülke olmaktan öteye geçemeyecektir.

Patronun değil, hayatın kutsal olduğu bir düzen kurulmadıkça bu yazılar yazılmaya, bu ölümler yaşanmaya devam edecek.

O zaman soru şu;
Bu ülkede çalışmak neden hâlâ hayatta kalma mücadelesi gibi yaşanıyor?
Bu soruyu kendimize her ay, her iş cinayeti raporunda, her yeni hak ihlali haberinde sormalıyız. Ve cevabını sadece yazmakla kalmamalı; bu düzene karşı örgütlenmeli, mücadele etmeliyiz. Çünkü istatistiklere gömülen o insanlar, yaşamayı hak ediyordu. Ve biz susarsak, onların ölümünü meşrulaştırmış oluruz.

Ayrıca Şunları da Beğenebilirsiniz

İşçi Haklarında Alarm Zilleri: Türkiye, 2025’te de En Kötüler Listesinde!

Şimdi Daha Çok Demokrasi, Daha Çok Özgürlük, Daha Çok Adalet, Daha Çok Ekmek Zamanı…

Kılıçdaroğlu’nun Stratejisi İktidar Yolunun Anahtarıydı

Muhalefet İktidardan Farklı Olarak Ne Yapacak?

İktidara Karşı Cesur Adımlar, Halk İçin Bütünlüklü Siyaset!

ETİKETLENDİ:emekiş cinayetiişçiişçi haklarısendika
Bu Yazıyı Paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp
Bir Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HABERLER

Manisa, Başkan Ferdi Zeyrek’e Gözyaşlarıyla Veda Etti

Sahi Gündem
Sahi Gündem
10/06/2025
Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek Hayatını Kaybetti: Elektrik Kazası Türkiye’yi Yasa Boğdu
Eğitimde Çöküş Devam Ediyor!
Garip Dede Dergâhı’ndan Toplumsal Barış Çağrısı: “Bu Toprakların Umudu Birliktir”
Mehmet Bekaroğlu’ndan Barış Süreci Yorumu: “Bu Bir Pazarlık Süreci Değil, Ön Şartsız Silah Bırakmadır”
Önceki Sonraki

BİZİ TAKİP EDİN

FacebookBeğeni
XTakip
InstagramTakip
YoutubeAbone

YAZARLAR

Mehmet Bekaroğlu
Yıldırım Kaya
Mehtap Yücel
Zeki Kılıçaslan
Yıldırım Öztürk

Kategoriler

  • Yazarlar
  • Haber
  • Siyaset
  • Emek/Sendika
  • Dünya
  • Ekonomi

SAHİ

2025 © Her Hakkı Mahfuzdur.

Bize Yazın

Herhangi bir konu hakkında bize yazabilirsiniz.

bilgi@sahigundem.com

© Sahi Gündem. Tüm Hakları Saklıdır.
Tekrar Hoşgeldin!

Hesabınıza giriş yapın

Kullanıcı Adı veya E-posta
Şifre

Şifreni mi unuttun?