110 yıl önce, vatan toprağını savunmak için canlarını ortaya koyan kahramanlarımız, emperyalist güçlere karşı verdikleri destansı mücadeleyle tarih sahnesine adlarını altın harflerle yazdırdılar. Çanakkale’de, imkânsız denilenin nasıl mümkün kılındığını, milletin inancı ve azmiyle nelerin başarılabileceğini tüm dünyaya gösterdiler.
O gün, düşmanın en güçlü donanmalarına, en gelişmiş silahlarına rağmen Mehmetçik, vatan sevgisini siper etti. Birlik, beraberlik, dayanışma ve fedakârlık ruhuyla cepheden cepheye koşan kahramanlar, tarihin akışını değiştirdi. “Çanakkale Geçilmez” sözü, yalnızca bir direnişin değil, aynı zamanda millet olmanın, bağımsızlık bilincinin ve inancın simgesi hâline geldi.
Bu destanın en büyük kahramanlarından biri de Anafartalar’da sergilediği üstün liderlik ve askerî dehasıyla zaferin mimarlarından olan Mustafa Kemal Atatürk oldu. “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” diyerek askerlerine verdiği emir, Çanakkale ruhunun ve vatan sevgisinin en güçlü ifadesiydi. Onun önderliğinde Mehmetçik, düşmana geçit vermedi ve Çanakkale’yi aşılmaz kıldı. Atatürk’ün bu cephede gösterdiği liderlik, milletin bağımsızlık mücadelesine ışık tutarak Kurtuluş Savaşı’nın da meşalesini yaktı.
Bugün, 18 Mart 1915’te yazılan bu büyük destanı anarken, o ruhu ve mücadeleyi yaşatmanın sorumluluğunu da taşıyoruz. Dün Çanakkale’de sırt sırta vererek emperyalizme geçit vermeyenler, bugün de ülkemizin bağımsızlığı, birliği ve refahı için omuz omuza dayanışma içinde olmalı. Çanakkale’nin ruhu, yalnızca bir zaferin anısı değil, aynı zamanda bize yol gösteren bir mirastır.
Geçit vermeyiz diyenlerin torunları olarak, Çanakkale ruhunu yaşatmaya, bu toprakların bağımsızlığını ve onurunu korumaya devam edeceğiz. Çünkü biliriz ki Çanakkale sadece bir zafer değil, bir direnişin ve yeniden doğuşun adıdır.
Sahi Gündem Yayın Kurulu