Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun, toplu sözleşme sürecinde uzlaşı sağlanamayan taleplerini iletmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı’na yapmayı planladığı yürüyüşe polis izin vermedi.
Dün Saat 14.00’te başlaması öngörülen yürüyüş, henüz başlamadan polis müdahalesiyle engellendi. Yürüyüş öncesinde konfederasyonun Kızılay’daki genel merkez binası çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Polis, konfederasyon yöneticilerine açıklamanın yalnızca genel merkez önünde yapılabileceğini bildirdi.
Konfederasyon Genel Başkanı Orhan Yıldırım, açıklamanın Cumhurbaşkanlığı önünde yapılmasında ısrar ederken polis, yürüyüşe kesinlikle izin verilmeyeceğini ifade etti.
Yıldırım ile polis arasında diyalog
Müzakere sırasında Yıldırım, “Memur olarak sizlerin de aynı ekonomi sıkıntıları yaşadığınızı biliyoruz, sizin için de mücadele ediyoruz” derken, polis buna “Konumuz şu an o değil” yanıtını verdi.
Bu sırada konfederasyon üyeleri, “Direne direne kazanacağız”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” ve “Sefalet zammını al başına çal” sloganları attı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer de genel merkez önüne gelerek kamu emekçilerine destek verdi.
“Bizlere kurulan barikat iyi niyetimize karşı yapılan bir hamle”
Müzakerelerden sonuç alınamayınca Yıldırım, beraberindeki üyelerle birlikte genel merkez önünde basın açıklaması yaptı. Elinde bir ekmek ve hazırladıkları raporla kameraların karşısına geçen Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“Toplu sözleşme sürecinin hakem heyetine kalmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu talep ettik. Randevuya geri dönüş yapılmaması halinde konfederasyonun genel merkezinden Cumhurbaşkanlığı’na yürüyüş yapacağımızı duyurduk.
İyi niyetli olarak sadece kısıtlı bir kadroyu, sadece Ankara’daki üyelerimizi çağırdık. Çünkü amacımız sadece memur ve memur emeklisinin taleplerini Cumhurbaşkanına iletmekti. Burada bizlere kurulan barikat aslında iyi niyetimize karşı yapılan bir hamledir.
Biz 18’inde olduğu gibi binlerce kişiye çağırabilirdik buraya. Ama bizim derdimiz demokratik olarak haklarımızı kullanmak, ifade özgürlüğümüzü kullanmak. Demokratik olarak, üçüncü büyük konfederasyon olarak memur ve memur emeklilerin taleplerini kamuoyuna duyurmak… Kamuoyunun en tepesinde bulunan, devletin başındaki Cumhurbaşkanına duyurmak. Çünkü karar verici o.
Ya aç bırakacak bütün memur ve memur emeklileri ve ailelerini ya da insanca yaşayabileceği bir ücretin bütçeden aktarılması için Maliye Bakanına (Mehmet Şimşek) talimat verecek. Başka bir türkü 2026 ve 2027’de kim koruyacak memur ve memur emeklisini, ailelerini? Açlıktan kim kurtaracak? Çocuklarının okulu bırakmasını kim engelleyecek? Evinin kirasını ödeyemediğinde yaşayacağı sorunları kim çözecek? Elbette ki çözecek kişi Cumhurbaşkanıdır. Ondan daha ötede, üstte kişi yoktur. Bizim derdimiz de ülkenin başındaki kişinin bu sorunu çözmesidir.
Sadece gidip talebimizi kendisine iletmek istedik. Sorunumuzu çözmek istemiyorsa yine çözmesin. Ama biz atadığı hakem heyetindeki 6 kişiyle bu kişiyi çözmek istemiyoruz.”
Hükümetin zam teklifleri
Hükümet, memur ve memur emeklisine 2026’nın ilk yarısı için yüzde 10, ikinci yarısı için yüzde 6; 2027’nin ilk yarısı için yüzde 4 ve ikinci yarısı için yüzde 4 zam teklif etmişti. Bu teklif kabul edilmeyince 2026’nın ilk altı ayı için yüzde 11, ikinci altı ayı için yüzde 7’ye revize edildi.
Yaklaşık 6,5 milyon memur ve memur emeklisini ilgilendiren görüşmelerin ardından, 18 Ağustos’ta memurlar Türkiye genelinde iş bırakma eylemi gerçekleştirmişti.
Şimdi Değilse Ne Zaman?
Kamu emekçilerinin hakları için yürütülen toplu görüşme süreci kritik bir aşamada. 11 kişilik Hakem Heyeti’nin 7’si iktidar yanlısı, sadece 4’ü sendika temsilcisi. Böyle bir tabloda adaletin ve emeğin hakkının korunamayacağı açıktır. Dahası, 4 üye toplantıya katılmadığında heyet işlevsiz hale geliyor.
Buradan açıkça sesleniyoruz:
Birleşik Kamu-İş, KESK, Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ve diğer sendikalar!
Eğer siz bu masaya oturmazsanız, bu oyun kurulamaz!İktidarın teklif ettiği zam oranı, TÜİK’in bile inandırıcılığını kaybetmiş rakamlarının gerisindedir. Bu öneriyi kabul etmek milyonlarca kamu emekçisinin hakkını gasp etmektir. Bugün değilse ne zaman, şimdi değilse ne zaman mücadele yükseltilecek?
KESK’ten Memur-Sen’e, Kamu-Sen’den Birleşik Kamu-İş’e tüm sendikalar aynı safta olmalı. Çünkü bu yalnızca kamu emekçilerinin değil, işçilerin, çiftçilerin, esnafların ve emeklilerin de mücadelesidir.Bugün birlik günüdür, dayanışma günüdür, mücadele günüdür.
Alanlarda, fabrikalarda, tarlalarda, meydanlarda omuz omuza mücadeleyi yükseltelim.
23 Ağustos 2025
Yıldırım Kaya