Kamuda ve özel sektörde yıllarca rızkımızı çaldılar, emeğimizi gasp edip geleceğimizi yok saydılar.
Çalışma hayatında yaşanılan sorunlara çözüm bulacak sendikalar ise güvencesiz bir şekilde çalışan işçileri görmezden geldi.
İktidar partisi yıllardır anayasal hakkımızı kullanmamıza izin vermedi; onca yıl yaşadıklarımızı unutmadık, kimimiz zorla istifa etmek zorunda kaldık, kimimiz ise mobbinge maruz kaldı. Özetle sistem, güvencesiz çalışan taşeron işçilerini adeta vebalı gibi gördü.
Sendika ve sosyal özlük haklarımız
Yıllık izin yok, yemek yok, servis hakkı yok, kreş hakkı yok, iş güvencesi yok ve en önemlisi de işçi sağlığı ve iş güvenliği ile alınan gerekli önlemler yok. Elbette bize yaşatılanları unutmadık işte bu yüzden BOYKOT diyoruz…
Taşeron sisteminin, ve bu sistem içerisinde yürürlükte olan işçi hakları ve çalışma koşullarının artık daha da can yakıcı bir hal alması, ayrıca kanun hükmünde kararname ile işçilere ayrımcılık yapılması, işçiler nezdinde telafisiz yaralar açmıştır.
“Taşeron sistemine isyan edip bu sistemi boykot ediyoruz” söylemi, yasadığımız acıların elbette bir yansımasıdır. Bu söylem, adaletsizliğe, ayrımcılığa, güvencesizliğe ve emeğimizin sömürülmesine karşı yükselen bir tepkidir.
Boykot kararı ekonomik krize, adaletsizliğe ve anti demokratik uygulamalara karşı başlatılmıştır. Biz işçi sınıfının aldığı bu karar aynı zamanda iktidarın, taşeronun sömürü sistemine karşı gözünü kapatmasına karşı alınmış bir karardır.
Taşeron sistemin hizmet alımı aldatmacası
Kamuda ve belediyelerde taşeron sistemi, teknik gerektiren belirli işleri başka bir firmaya veya kişiye devredilmesi anlamına geliyor. Aslında tarife tepeden bakarsak kulağa epey hoş geliyor.
Bu kölelik sistemi, işverene esneklik sağlarken aynı zamanda maliyeti düşürmeyi amaçlıyor. Ancak pratikte bu sistem, işçi arkadaşlarımız için çoğu zaman sömürü demek. Bu sistem işçi için düşük ücret, iş güvencesizliği ve hak kayıpları demek. Bu durumdan sağır sultan bile haberdar ama ne tuhaf ki sandıkta oy verdiğimiz iktidar haberdar değil. İşte bu yüzden isyanımız BOYKOT ediyoruz…
Çalışma hayatımızda, 657 yada 4/D – daimi işçi kadrolu ve güvenceli çalışanlarla aynı işi yapan taşeron işçiler, kadrolu işçilerden daha az maaş alıyor, sosyal haklardan yoksun ve her an işten çıkarılma korkusuyla yaşıyor. Üstelik yöneticilerin keyfi davranışları egoları, ve angarya işleri taşeron işçilerin çalışma hayatlarını çekilmez bir hale sokuyor. İşte bu yüzden isyanımız; BOYKOT ediyoruz.
Taşeron firma sahiplerinin iktidara yakın olması ve iş insanlarının aynı ihaleleri alması sizce tesadüf müdür?
Taşeron sistemi boykot ediyoruz demek,
emek sömürüsüne karşı, onur mücadelesi verdiğimiz anlamına geliyor.
Bu boykot aynı zamanda güvencesiz çalışan işçilere sahip çıkmayan sözüm ona sendikalara karşı boykot niteliği taşıyor.
Taşeron sistem her daim emeği değersiz, ve niteliksiz hissettiren bozuk bir yapıdır.
Bu boykot, kamu kurumlarında yıllarca bin bir türlü zorlukla çalışan biz taşeron işçilerine kadrolu ve güvenceli çalışma hakkı vereceğini vaat eden fakat bu vaadini yıllardır yerine getirmeyen iktidara karşı bir isyandır.
Adliyelerdeki uzun süren davalara karşı boykot
Bir işçinin alacak davasının iki yıl üç sürmesi akıl alır gibi değil…
Çalışma hayatımızdaki bu belirsizlik nedir yahu?
İşçinin özveriyle çalışmasının karşılığı bu mudur?
Taşeron sistem sadece işçinin kendisini zora sokmuyor; aynı zamanda aile hayatlarının zarar görmesine yer yer o yapının dağılmasına da sebep oluyor.
Taşeron sistemindeki güvencesiz çalışma, belirsizlik ve diğer görünür sorunlar işçilerde psikolojik rahatsızlıklara da ile kapı açmıştır.
Boykot çağrısıyla, bu adaletsizliğin daha da görünür hale gelmesini ve böylece değişim talebinin belirginleşmesini istiyoruz…
Üreten işçi sınıfı için büyük güç: Boykot!
Peki ne kadar kalabalık ve güçlü olduğumuzun farkında mıyız?
Neredeyse her bir ailede atanamayan ya da güvencesiz çalışan işçi var.
Taşeron sistemine karşı boykot kararı, sadece işçilerin değil, toplumun her kesiminin dahil olacağı bir hareket haline evrilebilir.
Kamuda özelleştirme ve taşeron belası yalnızca çalışanları değil, aileleri, ve toplumun diğer bileşenlerini de derinden etkiliyor. Düşük ücretlerle çalışan öğretmenler, ya da diğer meslek kolları, mevcut ekonomik döngüde daha az para kazanıyor.
Güvencesiz çalışmanın bu denli yaygınlaşması, genç nesillerin geleceğe dair umutlarının da kırılması anlamına geliyor. İşte bu yüzden, taşeron sistemini boykotla, daha güvenceli, adil ve eşit bir çalışma hayatı inşa etmek mümkün.
İnadına isyan inadına boykot!
İşçi ya da memur sendikası ayrımı ortadan kalkmalıdır.
Taşeron sistem kesinlikle son bulmalıdır.
Anayasa maddesine dokunulmaz bir şekilde konulmalıdır.
Bütün işçiler işçi statüsü ile kadrolu ve güvenceli çalışma hakkına kavuşmalıdır.
Sendikalar, bağımsız ve güçlü bir şekilde işçi sınıfına sahip çıkmalıdır.
Sendikalar, işçi sınıfına dair sosyal dayanışma modellerini arttırmalı, işçilere sınıf bilinci eğitimi vermelidir.
Haksızlığa, hukuksuzluğa ve ayrımcılığa karşı “Taşeron sisteme isyan – boykot ediyoruz” demek, sadece bir söz ya da bir slogandan ibaret değil, onurlu ve eşit bir yaşam ve bir hak arayışı mücadelesi demektir.